Examples of using "Locale" in a sentence and their turkish translations:
Yerel üniversitelerle iş birlikleri yaptık
Sarhoşken yerel ekonomiyi destekleyin.
yerel mimariyi inceliyorsun, daha önceki örneklere bakıyorsun.
Çocuklarımızın hepsi yerel okula gidiyor.
Yerel sağlık kuruluşları ile çalışarak
Yerel üniversitede Budizm ve elektromekanik okudu.
Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.
Tom yerel pizzacıda bir iş buldu.
Latin alfabesi; Yunan alfabesinin yerel bir şeklinden türemiştir.
Ve aynı bu seyahatim gibi, yerel dili öğrenmeye çok istekliydim.
Luo'nun memleketi de çok özel bir zanaatte ustalaşmıştı.
Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.
yerel bir holding şirketi kurulana kadar projeyi erken aşamalarında finanse edeceğini söyledi
Yerel televizyon istasyonumuz, yerel haberlere yer vererek oldukça iyi bir iş yapıyor.
Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı.
Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.