Translation of "L'europe" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "L'europe" in a sentence and their turkish translations:

- Il est parti pour l'Europe.
- Il a déménagé vers l'Europe.

O, Avrupa'ya taşındı.

L'Europe domine l'agriculture mondiale.

Avrupa küresel tarımda dominant halde.

La papauté domine l'Europe

Papalığın Avrupa'ya hakim olduğu

L'Europe est en crise.

Avrupa krizde.

L'Europe est un continent.

Avrupa bir kıtadır.

J'ai voyagé à travers l'Europe.

Avrupa civarında seyahat ettim.

L'Europe n'est pas un pays.

Avrupa bir ülke değil.

Une vague de froid attaqua l'Europe.

Bir soğuk hava dalgası Avrupa'yı vurdu.

Elle est désireuse de visiter l'Europe.

O, Avrupa'yı ziyaret etmek için isteklidir.

Il a visité l'Europe plusieurs fois.

Avrupa'yı birkaç kez ziyaret etti.

L'Allemagne est au milieu de l'Europe.

Almanya Avrupa'nın ortasındadır.

L'océan Atlantique sépare l'Amérique de l'Europe.

Atlas Okyanusu Amerika'yı Avrupa'dan ayırır.

J'ai voyagé à travers toute l'Europe.

Avrupa'nın her yerinde bulundum.

Maintenant, l'Europe semble être le paradis.

Şimdi, Avrupa Cennet olarak görünür.

L'Allemagne est au cœur de l'Europe.

Almanya, Avrupa'nın yüreğindedir.

- Nous devons réfléchir ensemble au futur de l'Europe.
- Nous devons réfléchir ensemble à l'avenir de l'Europe.

Avrupanın geleceği hakkında birlikte düşünmemiz gerekiyor.

Il a voyagé à travers toute l'Europe.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Les Allemands commencent à douter de l'Europe.

Almanlar Avrupa hakkında şüphe etmeye başlıyorlar.

Il a quitté le Japon pour l'Europe.

Avrupa'ya gitmek için japonya'dan ayrıldı.

De nombreux réfugiés tentent de rejoindre l'Europe.

Birçok mülteci Avrupa'ya ulaşmaya çalışıyor.

La langue de l'Europe, c'est la traduction.

Çeviri Avrupa'nın dilidir.

Tom a voyagé à travers toute l'Europe.

Tom bütün Avrupa'da seyahat etti.

L'Europe et les USA ont atteint l'alphabétisation universelle

Avrupa ve ABD evrensel okuma yazmaya

L'Europe, même l'Amérique, que nous regardons avec envie

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

Le reste provenait d'États alliés de toute l'Europe.

Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.

J'aimerais te voir avant de partir pour l'Europe.

Avrupa'ya gitmeden önce seni görmek istiyorum.

L'Europe comporte une population plus faible que l'Asie.

- Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.

Où puis-je obtenir une carte de l'Europe ?

Nereden bir Avrupa haritası edinebilirim?

L'Asie est quatre fois plus grande que l'Europe.

Asya Avrupa'dan dört kat daha büyük.

L'Autriche se trouve au sud de l'Europe centrale.

Avusturya, orta Avrupa'nın güneyindedir.

Et l'Europe? L'Europe est aux prises avec la mort. Parce que nous n'avons pas pris ce virus assez au sérieux.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

Travaillant avec les jeunes musulmans à l'intérieur de l'Europe.

çeşitli kuruluşlarda gönüllü görev almaya başladım.

L'Europe de la création met 2,4 milliards de dollars

Creative Europe programı 300.000'in üzerinde sanatçıya

L'Asie est environ quatre fois plus grande que l'Europe.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

Tom et Marie ont visité le nord de l'Europe.

Tom ve Mary, Kuzey Avrupa'yı ziyaret ettiler.

Il manque une vision à long terme pour l'Europe.

Avrupa için uzun dönemli bir vizyon eksikliği var.

L'Europe ne peut pas se passer du gaz russe.

Avrupa, Rusya'nın gazı olmadan yapamaz.

Je voyagerai à travers l'Europe en vélo, cet été.

Bu yaz Avrupa'da bisikletle dolaşacağım.

L'Europe est un vieux continent à l'histoire longue et riche.

Avrupa uzun ve zengin bir tarihi olan eski bir kıtadır.

C'était la première rencontre traumatisante de l'Europe occidentale avec les Vikings.

Batı Avrupa'nın Vikinglerle ilk travmatik karşılaşmasıydı.

Non, nous sommes meilleurs que l'Europe, nous sommes pires. Passons en revue maintenant.

Yok Avrupa'dan daha iyiyiz, daha kötüyüz. Ya geçelim artık bunları.

Pendant trois siècles, ces pirates païens de Scandinavie ont terrorisé l'Europe, pillant, extorquant,

Üç yüzyıl boyunca İskandinavya'dan gelen bu pagan korsanlar Avrupa'yı terörize ettiler, baskın yaptılar, gasp ettiler,

L'Europe était sur le point d'assister au combat le plus sanglant des guerres napoléoniennes.

Avrupa en kanlılara tanıklık etmek üzereydi Napolyon Savaşları günü savaşı.

- Une vague de froid attaqua l'Europe.
- Une vague de froid s'est répandue en Europe.

Bir soğuk hava dalgası Avrupa'ya yayıldı.

De nombreux migrants voyagent de la Grèce, à travers les Balkans, vers l'Europe occidentale.

- Birçok göçmen Balkanlar üzerinden Yunanistan'dan Batı Avrupa'ya seyahat ediyor.
- Birçok göçmen, Yunanistan ve Balkanlar üzerinden Batı Avrupa'ya yolculuk ediyor.

Les légendes sur le roi Hrolf proviennent d'une période tumultueuse de l'histoire de l'Europe, traditionnellement

Kral Hrolf hakkındaki efsaneler, geleneksel olarak 'Karanlık Çağlar' olarak bilinen

Pendant près de trois siècles, l'Europe avait été terrorisée par les guerriers scandinaves, dont l'

Yaklaşık üç yüzyıldır Avrupa, ölüme karşı tavırları onlara tehlikeli bir üstünlük

Le déluge de 1342 a été le plus important déluge de l'histoire de l'Europe centrale.

1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.

En 1188, seuls Tire et Acre résistent inciter l'Europe à se lancer dans une autre croisade.

1188’de sadece Tire ve Acre Avrupa'yı başka bir haçlı seferine atmaya teşvik etmek.

Néanmoins, en 1811, il commença à rassembler la plus grande armée que l'Europe ait jamais vue…

Yine de 1811'de toplanmaya başladı. Avrupa'nın gördüğü en büyük ordu…

Un traité de libre-échange entre l'Europe et les États-Unis est en cours de négociation.

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki serbest ticaret anlaşması şu anda müzakere aşamasında.

Les nouvelles américaines rapportent que l'ouragan Irene est aussi gros que l'Europe, ce qui est un peu exagéré.

Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.

La Biélorussie a été qualifiée par la précédente Secrétaire d'état étasunienne, Condoleezza Rice, de « Dernière véritable dictature au cœur de l'Europe ».

Beyaz Rusya, ABD eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice tarafından "Avrupa'nın kalbinde kalan son gerçek diktatörlük" olarak tanımlanmıştır.

Le 26 septembre est la Journée Européenne des Langues. Le Conseil de l'Europe veut attirer l'attention sur l'héritage plurilingue de l'Europe, promouvoir le multilinguisme de la société et encourager les citoyens à apprendre des langues. Tatoeba, en tant que moyen d'en apprendre et en tant que communauté active, soutient l'apprentissage et la valorisation des langues d'une manière très pratique.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.