Translation of "Joli" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Joli" in a sentence and their turkish translations:

Joli !

Güzel!

Joli.

Sevimli.

- Comme c'est joli !
- Jolie !
- Joli !

Güzel

Joli coup !

Güzel atış!

C'est joli.

Bu güzeldir.

C'est si joli.

Çok güzel.

Je suis joli ?

Yakışıklı mıyım?

- C'est un joli nom.
- C'est un joli petit nom.

O güzel bir isim.

Ce n'est pas joli.

Hoş değil.

- C'est beau.
- C'est joli.

- Bu güzel.
- Bu güzeldir.

- Tu as un très joli prénom.
- Vous avez un très joli prénom.

Çok güzel bir adın var.

Elle portait un joli chapeau.

O güzel bir şapka giydi.

Vous faites un joli couple.

Siz beyler hoş bir çift olursunuz.

Elle a un joli visage.

Onun güzel bir yüzü var.

C'est en quelque sorte joli.

Bu biraz güzel.

Le chat est très joli.

Kedi çok güzel.

Ce mot est vraiment joli.

Bu kelime gerçekten güzel.

Elle a un joli cul.

O güzel bir popoya sahip.

- Ceci est plus joli.
- Celui-ci est plus joli.
- Celle-ci est plus jolie.

Bu daha güzel.

C'est peut-être joli, mais attention.

Güzel görünebilir, ama dikkatli olun.

Voici donc un joli médium amusant

Yani burası güzel eğlenceli bir mecra

J'ai un joli cadeau pour toi.

Size verecek hoş bir hediyem var.

J'aime tout ce qui est joli.

Sevimli olan her şeyi severim.

Je suis davantage qu'un joli visage.

Ben sadece güzel bir yüzden daha fazlasıyım.

- Je suis joli ?
- Suis-je beau ?

Yakışıklı mıyım?

Elle a un très joli visage.

Onun çok güzel bir yüzü var.

Papillon est un très joli mot.

Kelebek çok hoş bir sözcük.

Elle a un très joli sourire.

Onun harika bir gülümsemesi var.

Elle a un très joli rire.

Onun çok güzel bir gülüşü var.

J'ai un joli stylo-plume doré.

Güzel bir altın dolmakalemim var.

Un joli garçon a parlé à Kate.

Güzel bir çocuk Kate'le konuştu.

Joli coucher de soleil, n'est-ce pas ?

Güzel gün batımı, değil mi?

Elle nous a montré un joli chapeau.

O, bize güzel bir şapka gösterdi.

Il est intelligent, poli et plutôt joli.

O akıllı, yakışıklı ve kibardır.

Il m'a acheté un joli appareil photo.

O bana hoş bir kamera aldı.

Tom et Mary forment un joli couple.

Tom ve Mary güzel bir çifttir.

Aviez-vous déjà vu un aussi joli film ?

Daha önce bunun kadar güzel bir film gördün mü?

Je pense que Tom est un joli nom.

Sanırım Tom hoş bir isim.

Tom et Mary font un très joli couple.

Tom ve Mary çok güzel bir çift olur.

Le chant de cet oiseau est très joli.

Bu kuşun ötüşü çok güzel.

- Tout avait l'air joli.
- Tout avait l'air agréable.

Her şey güzel görünüyordu.

J'ai fait un joli rêve la nuit dernière.

- Geçen gece iyi bir rüya gördüm.
- Geçen gece güzel bir rüya gördüm.

Avez-vous déjà vu un aussi joli film ?

Hiç böylesine güzel bir film gördün mü?

Comme un joli complément des objectifs académiques de l'école,

şereflendirebiliriz

Il y a un joli lac dans le parc.

Parkta güzel bir göl vardır.

Ce joli bébé est le fruit de leur passion.

O sevimli bebek onların aşkının meyvesidir.

Merci beaucoup de m'avoir envoyé un cadeau aussi joli.

Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.

Derrière le musée, il y a un joli parc.

Müzenin arkasında, güzel bir park var.

Tom a dit à Mary qu'elle avait un joli sourire.

Tom Mary'ye güzel bir gülümsemesi olduğunu söyledi.

Je veux trouver pour Tom quelque chose de joli pour son anniversaire.

Tom'a doğum günü için güzel bir şey almak istiyorum.

Il y a un joli parc dans le centre de la ville.

Kasabanın merkezinde güzel bir park var.

Son ventre me rappelle les cartes postales du Japon - plat et joli.

Onun göbeği bana Japonya'dan gelen düz ve güzel kartpostalları hatırlatıyor.

C'est très gentil de ta part de m'envoyer un si joli cadeau.

Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.

Cette fille a un joli minois. De la regarder, mon cœur fond.

Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.

- Comme elle est belle !
- Comme c'est chouette !
- Comme c'est gentil !
- C'est du joli !
- Comme c'est agréable !

Ne kadar güzel!

- Joli coucher de soleil, n'est-ce pas ?
- C'est un beau coucher de soleil, n'est-ce pas ?

Güzel bir gün batımı, değil mi?

Le progrès est un joli mot. Son moteur en est le changement. Et le changement a ses ennemis.

İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

- Il y a un joli parc dans le centre de la ville.
- Il y a un super parc dans le centre-ville.

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.