Examples of using "Chinoise" in a sentence and their turkish translations:
Karım Çinlidir.
O, Çinlidir.
- Çin mutfağını severim.
- Çin yemeğini severim.
- Ben Çin yemeğini severim.
O bir Çin şirketi.
Çinli olmak isterdim.
Çin ekonomisi hızla büyüyor.
Çin yemeklerini sevmez misin?
- O Çin kökenli bir Amerikalı.
- O Çin asıllı bir Amerikalı.
O Çin yemeklerini sever.
Çin mutfağını sever misin?
Auldey bir Çin markasıdır.
Bu Çin yemeğidir.
Kız arkadaşım Çinli.
- Çin yemeğini sever misin?
- Çin yemeklerini sever misin?
Abaküs bir Çin icadıdır.
Çin yemeklerini genelde severim.
Sen Çin mutfağını sevmiyor musun?
Tom çok fazla Çin yemeği yer.
Tom Çin yemeklerini sevmez.
Daha önce hiç Çin yiyeceği yemedim.
Tom bir Çinli değişim öğrencisi ile çıkıyor.
Ben hiç Çin yemeği yemedim.
Hiç Çin yemeği denemedim.
O mavi gözlü bir Çinli Müslümandır.
Bu ifade çok Çinimsi.
Ona Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığını sordum.
Tom bana Çin yemeğini sevip sevmediğimi sordu.
Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Çin yemeklerini hiç sevmiyorum.
Ramen, Çin kökenli bir buğday şehriyesidir.
ve ülkenin en büyük e-ticaret platformu Taobao,
Kanji için Japonca ve Çince telaffuz çok farklı, değil mi?
İngiltere'de ne kadar zamandır Çin tıbbı uyguluyorsun?
Bir süredir Çin yemeği yemedim.
Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.