Examples of using "Pitkään" in a sentence and their turkish translations:
Çok uyudum.
Uzun bir süredir bekliyordum.
Uzun süre uykuda mıydım?
Uzun süre bekledim.
Ne zamandır Şangay'dasın?
Ne kadar süredir flört ediyorsunuz?
O uzun zamandır hastaydı.
Ne zamandır?
Uzun ve düzgün yaşa.
Ya da ne kadar süre.
Uzun süre onu bekledim.
Uzun süre burada olmayacağım.
Çok uyudum.
Bu satış ne kadar sürecek?
Uzun zamandır o bunu şimdi yaptı.
Başbakan uzun uzun mali kriz hakkında konuştu.
Yeni Ay uzun sürmez.
Açıklıkta ne kadar kalırsa...
Bu karar üstünde çok zaman harcamayalım.
Çok fazla bekleme.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
Hafta sonlarında uykudan geç kalkmayı severim.
Ben yeterince uzun uyumadım.
Uzun süre iş arıyorum.
Uzun süredir Tom'u tanıyorum.
Çok uzun bir konuşma yaptık.
Bu köprü fazla dayanmaz.
Uzun süre burada olacak mısınız?
Bir ayı ne kadar süre uyur?
Uzun süredir birbirimizi tanımıyorduk.
Ne kadar kaldın?
Ne kadar süredir otobüs bekliyorsun?
Babam asla uzun süreli dinlenmez.
O uzun süredir hastadır.
O asla uzun süre kalmaz.
Beni uzun süre beklettiler.
Uzun süredir birlikte çalışıyoruz.
Uzun süredir sizin büyük bir hayranınızım.
- Tom ne kadardır orada?
- Tom kaç zamandır orada?
- Tom ne kadar süredir oradaydı?
Tom uzun süredir burada yaşıyor.
Tom uzun süredir hastanede.
O kadar uzun beklemek istemiyorum.
Bu ne kadar süredir devam ediyor?
Uzun süredir ressam olmak istiyorum.
Tom ne kadar süre Boston'da olacak.
Kütüphanede ne kadar kalmaya niyetlisin?
Ben o konuda Tom'la uzun bir sohbet yaptım.
Tom'un beklemek için uzun zamanı yok.
Tom uzun süre kalamaz.
Kağıt üretimi uzun bir süre için devlet sırrı olarak kaldı.
Ne kadar süre beklemek zorundayım?
Uzun süre İzlanda'da yaşadı.
Ne kadar bekledin?
Ben uzun bir süre ondan haber almadım.
Tom uzun süredir süpermarkete gitmedi.
Bu bir süre daha yanmaya devam edecektir. Pekâlâ, içeri girelim.
Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.
Ben uzun bir süre onu görmedim.
Uzun yaşamak istiyorsan sigarayı bırak.
Ben onun ne kadar süreceğini bilmiyorum.
Çok zamandır kuşkonmaz yemiyorum.
Sen ve Tom uzun süre beraber miydiniz?
Tom o kadar uzun burada olmayacak.
- Bunu mikrodalgada ne kadar pişirmem lazım?
- Mikrodalgada ne kadar tutayım bunu?
Uzun süre beklemek zorunda olmamalısın.
Ben uzun zamandır bu konuda konuşmadım.
Tom ne kadar süredir klarnet çalıyor?
O, Londra'da ne kadar süredir yaşamaktadır?
Teslimat için ne kadar beklemeliyim.
Tom uzun süredir hasta.
Tom o kadar uzun beklemek istemiyor.
Tom uzun süredir barmenlik yapmıyor.
Ne kadar süreceğini merak ediyorum.
Mümkün olduğunca uzun süre giysilerimi korumayı seviyorum.
Tom Mary'yi çok uzun bekletmedi.
Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.
Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.
Uzun bir süre yazmadığım için lütfen beni affet.
Geç kaldığım için üzgünüm. Uyuyakalmışım.
Uzun zamandır bir erkek arkadaşım yok.
Siz ikiniz ne kadar süredir birliktesiniz?
Çok uzun zamandır öyle kahkaha atmamıştım.
İlaçlar bu orman sıcağında uzun süre dayanmaz. Yani, vakit çok önemli.
içinde bir sürü reçine yağı var. Ve bir süre daha yanmaya devam edecektir.
Uzun süredir onu tanıyor musun?
Boston'da uzun süre bulundun mu?
Uzun zamandır en eğlenceli zamanım bu.
Tom ve ben uzun süredir arkadaşız.
Tom ipi elinden geldiği kadar uzun süre tuttu.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.
- Duşta ne kadar zaman geçiriyorsun?
- Duşta ne kadar kalıyorsun?
Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.