Translation of "Alla" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Alla" in a sentence and their turkish translations:

Katso alla.

Aşağıya bakın.

- Sängyn alla on jotakin.
- Vuoteen alla on jotakin.

Yatağın altında bir şey var.

Maan alla eläessä -

Gerçekten de gizli kapaklı bir hayat sürerken

Seiso vaa´alla.

- Teraziye çık.
- Tartıya çık.

- Kissa on sängyn alla.
- Se kissa on sängyn alla.
- Kissa on sen sängyn alla.
- Se kissa on sen sängyn alla.

Kedi yatağın altında.

- Sänkyni alla on hirviö.
- Mun sängyn alla on hirviö.

Yatağımın altında bir canavar var.

- Hän istui puun alla.
- Hän oli istumassa puun alla.

O, bir ağacın altında oturuyordu.

- Pojalla on lepakko käsivarren alla.
- Sillä pojalla on lepakko käsivarren alla.
- Sillä pojalla on maila käsivarren alla.
- Pojalla on maila käsivarren alla.

Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.

- Mitä sinun sänkysi alla on?
- Mitä sun sängyn alla on?

Yatağının altındaki ne?

Tämän alla on jotain.

Bakın, bunun altında bir şey var.

Sängyn alla on kissa.

Yatağın altında bir kedi var.

Onko pöydän alla kissa?

Masanın altında bir kedi var mı?

Pöydän alla on koira.

Masanın altında bir köpek var.

Kissa on pöydän alla.

- Kedi masanın altındadır.
- Kedi masanın altında.

Hän on tossun alla.

Başparmak altında.

Kirsikkapuiden alla on ruumiita!

Kiraz ağaçlarının altında ölü bedenler var.

Sänkyni alla on hirviö.

Yatağımın altında bir hilkat garibesi var.

Puun alla on poikia.

Ağacın altında bazı oğlanlar var.

Kirsikkapuun alla on ruumis!

Kiraz ağacının altında bir ceset var.

He suutelivat kuunvalon alla.

Ay ışığı altında öpüştüler.

Se on tuolin alla.

O, sandalyenin altında.

He nukkuivat tähtien alla.

Yıldızların altında uyudular.

Tapasimme yksinäisen puun alla.

Biz yalnız bir ağacın altında buluştuk.

Pöydän alla on kori.

Masanın altında bir sepet vardır.

Hän nukkui puun alla.

O, ağacın altında uyuyordu.

Työskenteletkö hyvin paineen alla?

Baskı altında iyi çalışır mısın?

Pöydän alla on kissa.

Masanın altında bir kedi var.

Kissa on sängyn alla.

Kedi yatağın altında.

Vuoren alla on kilometreittäin tunneleita.

Tüneller dağların altından kilometrelerce uzanıyor.

Katsotaan, mitä tämän alla on.

Bakalım altında ne var? Yok.

Junan alla ei ole junarataa,

trenin altında ray olmadığını,

Stressaantuneena, paineen alla ja uhattuna -

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

Olin ollut veden alla kauan,

Uzun süredir su altında olduğumdan,

Miehellä oli jotakin takkinsa alla.

Adamın paltosunun altında bir şey vardı.

Sohvan alla on paljon villakoiria.

Kanepenin altına birçok toz topağı var.

Lisää sarjanumero alla olevaan tilaan.

Aşağıda verilen boşluğa seri numarasını kaydet.

Hän syntyi onnellisten tähtien alla.

O şanslı doğdu.

Hän on hänen tossunsa alla.

O, onun kontrolü altında.

Se on vielä työn alla.

Hâlâ onun üzerinde çalışıyorum.

Joulukuusen alla on paljon lahjoja.

Noel ağacının altında bir sürü hediyeler var.

Sängyn alla ei ole tilaa.

Yatağın altında hiç yer yok.

Valkoinen kissa on puun alla.

Beyaz kedi ağacın altında.

He nukkuivat yhdessä tähtitaivaan alla.

Birlikte yıldızların altında uyudular.

Tomilla oli likaa sormenkynsiensä alla.

Tom'un tırnaklarının altında kir vardı.

Kuutin silmät toimivat parhaiten veden alla.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

Turva sijaitsee 100 metriä kallionreunaman alla.

Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.

Mietin, voisiko veden alla jäljittää mitään.

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

Hän oli veden alla kolme minuuttia.

Üç dakika boyunca su altındaydı.

Tom tahtoi nukkua paljaan taivaan alla.

Tom yıldızların altında uyumak istedi.

Ehkä sinun korvakorusi on pöydän alla.

Yüzüğün belki masanın altında.

Valvonnan alla hän kohtelee asiakkaitaan paremmin.

Gözlem altında müşterilerine daha iyi davranır.

Tomi säilyttää säästöjään kenkälaatikossa sänkynsä alla.

Tom tasarruflarını yatağın altındaki bir ayakkabı kutusunda tutuyor.

Pitää olla kiitollinen, ettemme olleet tuon alla.

Onun altında olmadığımız için uğurlu yıldızlarınıza şükredin.

Skorpionit pitävät pikkupuskista ja kivien alla piileskelystä.

Akrepler her zaman küçük çalıların ve taşların altına saklanmayı severler.

Mutta itse asiassa tarantulat oleskelevat maan alla.

ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

En tykkää olla maan alla liian pitkään.

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

Sitten kaksi lonkeroa liikkuu hitaasti sen alla -

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

Näen erään tytön seisovan tuon puun alla.

Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.

Pingviinien silmät ovat sopeutuneet näkemään veden alla.

Penguenlerin gözleri sualtı görüş için uyarlanmıştır.

Mikroskoopin alla jotkin virukset näyttävät varsin kauniilta.

Mikroskop altında, bazı virüsler oldukça güzel görünür.

Tom otti kirsikkapuun alla seisovasta Marista kuvan.

Tom, Mary'nin kiraz ağacının altında dururken bir fotoğrafını çekti.

Toimit hyvin tänään. Teit hyviä päätöksiä paineen alla.

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

Olin kiitollinen, että se oli turvassa kiven alla.

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

Näin puistossa nuoren miehen makoilevan penkillä kirsikkapuun alla.

Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.

Tomi sanoi, että hänen sänkynsä alla on hirviö.

Tom yatağının altında bir canavar olduğunu söyledi.

- Tule pois. Et voi olla piilossa sänkysi alla koko yötä.
- Tule esiin sieltä. Et voi piileskellä sänkysi alla koko yötä.

Dışarı gel hadi. Bütün gece yatağının altında saklanarak kalamazsın.

Jatketaan isompien kivien kääntämistä. Katsotaan, mitä tämän alla on.

Bakın, bu büyük taşların altına bakmaya devam edeceğiz. Bunun altındakine bakın.

Tätä on harvoin nähty eikä koskaan kuvattu veden alla.

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

Koira piiloutui sängyn alla joka kerran kun salama välähti.

Şimşek çaktığında köpek yatağın altına saklandı.

Jotkut miehet olivat syömässä lounasta puiden alla kirjaston edessä.

Kütüphanenin önündeki ağaçların altında öğle yemeklerini yiyen bazı adamlar vardı.

Jos vain huuhtelet kätesi veden alla, mitään ei irtoa.

Ellerinizi sadece su ile yıkarsanız… hiçbir şey çıkmaz.

Tien vieri täynnä ruohoa, jota ei kasva paksun lehvästön alla,

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Monet ovat joutuneet kokea sortoa ja kurjuutta pitkän aikaa kolonialismin alla.

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.

Mutta täällä etäiset sukulaiset - ja tuntemattomat juovat ja kylpevät yhdessä tähtien alla.

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.