Translation of "Treat" in Turkish

0.052 sec.

Examples of using "Treat" in a sentence and their turkish translations:

I'll treat you.

- Ben sizi tedavi edeceğim.
- Size ısmarlayacağım.

It's my treat.

- Ben ısmarlıyorum.
- Benden.

Treat him well.

Ona iyi davran.

Treat her well.

Ona iyi davran.

Treat them badly, and they will treat you badly.

Onlara kötü davran, onlar da sana kötü davranacaklardır.

People treat you differently.

insanlar size farklı davranıyor.

Today is my treat.

Bugün ben ısmarlıyorum.

Treat her with respect.

Ona, saygı ile davranın.

This is my treat.

Ben ısmarlıyorum.

Let's treat everybody fairly.

Herkese dürüst bir biçimde davranalım.

What's your favorite treat?

En sevdiğin ikram hangisidir?

Don't treat me the same way you would treat a child.

Bana bir çocuğa davrandığın gibi aynı şekilde davranma.

- We need to treat everyone fairly.
- We need to treat everybody fairly.

Herkese adaletli davranmamız gerekiyor.

That's fiendishly difficult to treat.

tedavisi aşırı zor şeyler.

You treat everybody the same."

Sen herkese aynı şekilde davranıyorsun."

Don't treat me like that.

Bana böyle davranma.

I'll treat you to dinner.

Ben size akşam yemeği ısmarlayacağım.

Do you treat farm animals?

Çiftlik hayvanlarını tedavi eder misin?

Where did you treat them?

Onları nerede tedavi ettin?

Please treat the cat well.

Lütfen kediye iyi davran.

I got you a treat.

- Sana bir ikramım var.
- Sana bir kıyak yaptım.

That would be a treat.

Bu bir sürpriz olurdu.

You should treat everyone fairly.

Herkese adil davranmalısın.

Here's a treat for you.

İşte sizin için bir ikram.

They treat their employees well.

Çalışanlarına iyi davranıyorlar.

People treat me with respect.

İnsanlar bana saygı ile davranır.

We treat all visitors alike.

Biz bütün ziyaretçilere aynı davranırız.

Tom didn't treat Mary right.

Tom, Mary'ye doğru davranmadı.

They treat others very well.

Onlar diğerlerine çok iyi davranıyor.

We treat our customers well.

Biz müşterilerimize iyi davranırız.

I'll treat you to sushi.

Size suşi ısmarlayacağım.

I treat everybody the same.

Ben herkese aynı davranırım.

Please treat me nicely now.

Lütfen şimdi bana kibarca davran.

Sami didn't treat Layla well.

Sami, Leyla'ya iyi davranmadı.

Treat your friends with respect!

- Arkadaşlarınıza saygılı davranın.
- Dostlarınıza karşı saygılı olun.

To treat this mental health problem.

42 milyar doların üzerinde para harcanıyor.

Maybe they will treat me differently."

bunu anlatırsan belki bana farklı davranırlar."

Don't treat me like a dog.

Bana bir köpek gibi davranmayın.

You can't treat me like this.

Bana böyle davranamazsın.

You can't treat me this way.

Bana bu şekilde davranamazsın.

- It's on me.
- It's my treat.

Ben ısmarlıyorum.

Don't treat me like a child.

Bana bir çocuk gibi davranma.

Tom would treat you with respect.

Tom sana saygılı davranır.

They treat me like a child.

Bana çocuk muamelesi yapıyorlar.

Some men treat women like property.

Bazı erkekler kadınlara mal gibi davranıyor.

Fido, do you want a treat?

Fido, lezzetli bir şey istiyor musun?

Don't treat me like I'm stupid.

Bana aptalmışım gibi davranma.

He can't treat me like that.

Bana o şekilde davranamaz.

You can't treat me like that.

Bana o şekilde davranamazsın.

We must treat others with sincerity.

Diğerlerine samimi davranmalıyız.

We should treat others with sincerity.

Başkalarına samimi davranmalıyız.

Don't treat me like a kid.

Bana bir çocuk gibi davranma.

I don't treat you like enemies.

Sana düşman gibi davranmıyorum.

Tom can't treat me like this.

Tom bana böyle davranamaz.

Tom can't treat me this way.

Tom bana bu şekilde davranamaz.

They treat their children like garbage.

Onlar çocuklarına çöp gibi davranırlar.

Tom doesn't treat Mary very nicely.

Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.

Tom didn't treat Mary very nicely.

Tom Mary'ye çok iyi davranmadı

Tom doesn't treat Mary very well.

Tom, Mary'ye çok iyi davranmıyor.

Tom didn't treat Mary very well.

Tom Mary'ye çok iyi davranmadı.

- It's not right to treat people like this.
- It isn't right to treat people like this.

İnsanlara böyle davranmak doğru değil.

Again I have to treat someone well,

yine birilerini hoş tutmak zorunda olduğumu;

Teachers should treat all their students impartially.

- Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Öğretmenlerin, öğrencilerinin tümüne tarafsız bir biçimde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız bir şekilde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsızca davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız olarak davranmaları gerekir.

One should treat his teachers with respect.

Biri öğretmenlerine saygı ile davranmalı.

- It is on me.
- It's my treat.

Ben ısmarlıyorum.

Acupuncture is often used to treat pain.

Akupunktur genellikle ağrıyı tedavi etmek için kullanılır.

Why do you treat Tom like this?

Tom'a neden böyle davranıyorsunuz?

I've seen how well you treat Tom.

Tom'a ne kadar iyi davrandığını gördüm.

How'd they treat you in jail, Tom?

Sana hapishanede nasıl davrandılar, Tom?

How are they going to treat Tom?

- Onlar Tom'u nasıl tedavi edecekler?
- Onlar Tom'a nasıl davranacaklar?

I know how to treat a lady.

Bir bayana nasıl davranacağımı biliyorum.

I like the way you treat me.

Bana davranma tarzını seviyorum.

You should treat people with more respect.

İnsanlara daha saygılı davranmalısın.

Diabetes is an expensive disease to treat.

Diyabet, tedavi edilmesi pahalı bir hastalıktır.

Men should always treat women with respect.

Erkekler kadınlara daima saygıyla davranmalıdır.

Why do you treat Tom like that?

Tom'a neden böyle davranıyorsun?

Be able to treat it as a disease.

bir hastalık gibi ele almalıyız.

Where will we treat those who get sick?

Hastalığa yakalananları nerede tedavi altına alacağız

It's shameful to treat a child so cruelly.

Bir çocuğa çok zalimce davranmak utanç verici.

Let's try to treat each other with respect.

Birbirimize saygıyla davranmaya çalışalım.

You ought not to treat him like that.

Ona öyle davranmamalısın.

I expect you to treat Tom with respect.

Tom'a saygıyla davranacağını umuyorum.

I have told you how to treat customers.

Müşterilere nasıl davranılacağını sana söyledim.

This is no way to treat a lady.

Bu bir bayana davranma tarzı değildir.

Is this any way to treat a lady?

Bir bayana böyle davranılır mı hiç?

We are required to treat others with sincerity.

Diğerlerine samimi davranmamız şart.

Tom told me to treat others with respect.

Tom bana başkalarına karşı saygılı davranmamı söyledi.

You never used to treat me like this.

Bana asla bu şekilde davranmazdın.

You treat me as if I didn't exist.

Sen bana sanki var olmamışım gibi davranıyorsun.

How dare you treat me like a criminal!

Bana bir suçlu gibi davranmaya nasıl cüret edersin!

How many patients did Dr. Jackson treat today?

Dr. Jackson bugün kaç tane hastayı tedavi etti?

Sami knew how to treat a beautiful woman.

Sami güzel bir kadına nasıl muamele edileceğini biliyordu.

I always try to treat people with respect.

İnsanlara her zaman saygılı davranmaya çalışıyorum.

I don't like the way you treat me.

Bana davranma şeklinizi beğenmiyorum.

- Why do you allow Tom to treat you that way?
- Why do you let Tom to treat you that way?

Neden Tom'un sana böyle davranmasına izin veriyorsun?

I'll treat you to dinner if you help me.

Bana yardım edersen seni akşam yemeğine davet ederim.

I don't want you to treat me any differently.

Bana farklı olarak davranmanı istemiyorum.

My parents treat me unfairly compared to my brother.

Erkek kardeşimle karşılaştırıldığında ebeveynlerim bana insafsızca davranıyor.

Tom didn't know how to treat his employees right.

Tom çalışanlarına nasıl doğru davranacağını bilmiyordu.