Examples of using "Sushi" in a sentence and their turkish translations:
Suşi yiyelim.
Suşiden nefret ederim.
Suşi lezzetli.
Suşiyi severim.
- O, suşi sevmez.
- Suşi sevmez.
Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bandı var.
Ben suşi sevmiyorum.
Suşi sever misiniz?
Bu iyi suşi.
Suşi denedin mi?
Ben hiç suşi yemedim.
Sami suşi yiyordu.
Favori suşi türün nedir?
Ben suşi yemeyi severim.
Suşi bir Japon yemeğidir.
Tom bir suşi sever.
Size suşi ısmarlayacağım.
O suşi istemiyor.
Tom hiç suşi yemediğini söyledi.
Peki kara böcekli suşisi olan restoran?
Suşi yemek istiyorum.
Ben suşi hakkında bir belgesel izledim.
Daha önce hiç suşi yemedim.
Birçok Amerikalılar suşi severler.
- Sen dün suşi yedin, değil mi?
- Dün suşi yedin, değil mi?
Canım suşi yemek istemiyor.
Ben suşi sipariş ettim ve John tempura.
Neden biraz suşi yemiyorsun?
Bulduğum her fırsatta suşi yerim.
Az önce suşi yedim ve bir bira içtim.
O sadece suşi yedi ve bira içti.
Bu gece suşi yemek ister misin?
O sadece suşi yedi ve bira içti.
Eliyle suşi yiyen insanlar da var.
Tom, Mary'ye suşinin nasıl yapıldığını gösterdi.
Japonlar her gün suşi yer mi?
Bulduğum her fırsatta suşi yerim.
Bu mağazada suşi iyidir.
Tom annesiyle birlikte düzenli olarak suşi yer.
Daha yeni suşi yiyip bira içtim.
Sadece suşi yedik ve bira içtik.
Suşi iyi ama Tay yiteceğini tercih ederim.
Hanako ve Taro biraz suşi yemek için gitti.
Suşi iyidir ama Tayland yemekleri daha iyidir.
Hangisini daha çok seversin, suşiyi mi yoksa tempurayı mı?
Suşi iyi görünüyor ama Tay yiyeceğini yemeyi tercih ederim.
Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
Affedersiniz, suşiyi wasabi olmadan yapabilir misiniz?
sushi gibi çiğ olarak bile atıştırabilirim,
Beni neden bu korkunç suşi mekanına götürdün?
Dünyada hemen her ülkede suşi restoranları vardır.
Tom tam köşedeki pahalı bir restoranda suşi yedi.
Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.
Affedersiniz, wasabisiz lütfen.