Examples of using "Ruin" in a sentence and their turkish translations:
Her şeyi mahvedeceksin.
O her şeyi mahvedecek.
Bunu mahvetmeyelim.
Bunu mahvetmeyelim.
İçki içmek onu harap etti.
O, giysisini mahvedecek.
Ben elbiselerimi berbat edeceğim.
Eğlencemizi bozma.
Beni iflas ettireceksin.
Giysini mahvedeceksin.
Onun giysisi berbat olacak.
Tembellik yıkıma yol açar.
Elbiseni mahvedeceksin.
İlaçlar hayatınızı mahvedebilir.
Kule tahrip oldu.
- Kasaba harabe haline düştü.
- Kasaba harabe haline dönüştü.
Sınavların eğitimi bozduğunu düşünüyorum.
Planlarını bozdun mu?
Onu mahvedeceksin.
Her şeyi mahvedeceksin.
Keyfimi bozma.
Tom elbiselerini berbat edecek.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
Biz elbisemizi paçavraya çevirmedik.
Ben elbisemi paçavraya çevirmedim.
Giysini mahvetmedin.
Borç hayatını mahvedebilir.
-Sen ne... -Futbol için.
Çoğu nihayetinde harabeye dönüşecekti.
Lütfen bunu benim için mahvetmeyin.
O gerçekten hayatımı mahvedebilir.
- Bunu mahvetmene izin vermeyeceğim.
- Bunu mahvetmenize izin vermeyeceğim.
Don, mahsulü mahvedecek.
Bunun arkadaşlığını bozmasına izin verme.
O beni mali yıkıma götürdü.
Gözlerini mahvedeceksin.
Ağlamayı bırak. Rimelini bozacaksın.
Senin hayatını mahvedeceğim.
Bu planlarımızı mahvetmekle tehdit ediyor.
Tom arkadaşlığını mahvetmek istemedi.
Titiz bir hakem maçı bozabilir.
Savaş ülkeye yıkım getirdi.
Bunun arkadaşlığımızı bozmasına izin veremeyiz.
Tom'un tatilini bozmak istemiyorum.
Hayatımı mahvetmeye mi çalışıyorsun?
Tom akşamımızı mahvetmeye mi çalışıyor?
İtibarımı mahvetmeye mi çalışıyorsun?
Onu yaparsan her şeyi mahvedersin.
Böyle bir şey kariyerini mahvedebilir.
Ben gününü mahvetmek istemiyorum.
Sana şimdi anlatmam sürprizi bozardı.
Kahve lekesi halıyı mahvedecek mi?
Çoraparınızı giyin yoksa ayakkabılarınızı mahvedersiniz.
Hayatını mahvetmene izin vermeyeceğim.
Anı berbat etmek zorundaydın, değil mi?
Hastalanırsan tatilin berbat olur.
Tom'a söyleme. O, sürprizi mahveder.
Eski sevgilim yeni ilişkimi bozmak istiyor.
Bunun itibarımı mahvedeceğini gerçekten düşünüyor musun?
Çok fazla içmek hayatınızı bir harabe yapacaktır.
Senin için günü mahvetmek istemedim.
Eğer onu yaparsan arkadaşlığımızı mahveder.
Herkes için akşamı mahvetmek istemiyorum.
Bütün ticari anlayışımın Noel'imi mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Eski karım yeni ilişkimi bozmak istiyor.
Ne yazık ki Tom ortaya çıkacak ve partimi mahvedecek.
Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duyuyorum.
Eğer Tom ortaya çıkarsa, bu, Mary'nin gününü mahvedecek.
Bu skandal muhtemelen seçilme şansınızı mahvedecek.
Vicdan olmadan bilim yalnızca ruhun mahvolmasıdır.
"Ağlamayı kes. Rimelini bozacaksın." "Endişelenme, o sugeçirmez."
Geliyorlar! Kılını kıpırdatma yoksa sürpriz berbat olacak.
Sana daha önce söylerdim ama akşam yemeğini bozmak istemedim.
Daha dikkatli ol.Her şeye acele etmek işlerini berbat edecektir.
Onlar bitişiğimize görüşümüzü berbat edecek bir apartman dairesi inşa ediyorlar.
Eski ev terk edildikten yıllar sonra harap bir hale gelmiş.
Onun gününü mahvetmek istemediğim için Tom'a ondan bahsetmedim.
O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.
Tom'un annesi onun TV'ye çok yakın oturursa gözlerini mahvedeceğini söyledi.
"Neden o cadıya merhaba dedin?" "Ben kaderimi mahvetmek istemiyorum."
Şunu izninizle biraz dekorunuzu bozacağım ama bırakmak istiyorum.
Tom her zaman iyi bir fincan kahveyi mahvetmenin en iyi yolunun içine krema ve şeker koymak olduğunu söylüyor.