Translation of "Refugee" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Refugee" in a sentence and their turkish translations:

I'm a refugee.

Ben bir mülteciyim.

Tom is a refugee.

Tom bir mülteci.

Like -- unfortunately, like refugee camps,

ne yazık ki mülteci kampları, Mumbai'nin kenar mahalleleri,

Tom applied for refugee status.

Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.

The refugee camps are overcrowded.

- Mülteci kampları haddinden fazla kalabalık.
- Sığınmacı kampları aşırı kalabalık.

Sami is a double refugee. He was a Palestinian refugee in Syria, and now he's living in Turkey as a Syrian refugee.

Sami bir çifte mülteci. Suriye'de Filistinli bir mülteciydi, şimdi ise Suriyeli bir mülteci olarak Türkiye'de yaşıyor.

The refugee crossed the line safely.

Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.

A refugee camp is a nightmare.

Bir mülteci kampı kabustur.

I've been in Bosnian refugee camps.

Ben Bosna mülteci kamplarında bulundum.

Sami lived in a refugee camp.

Sami bir mülteci kampında yaşıyordu.

He donated $10,000 to the refugee fund.

Mülteci fonuna 10,000 dolar bağışladı.

He donated $10000 to the refugee fund.

O, mülteci fonuna 10.000 dolar bağışladı.

Turkey has the world's largest refugee population.

- Dünyanın en büyük mülteci nüfusu Türkiye'de.
- Türkiye dünyanın en büyük sığınmacı nüfusuna sahiptir.

Dadaab is a refugee camp in Kenya.

Dadaab, Kenya'daki bir mülteci kampıdır.

Sanitary conditions in the refugee camps were terrible.

Mülteci kamplarındaki sağlık koşulları çok kötüydü.

The Refugee Convention was created after World War II

Mülteci Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra,

And even political crises that lead to refugee crises --

ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

The refugee crisis could shake up the political landscape in Germany.

Mülteci krizi Almanya'da siyasi manzarayı sarsabilir.