Translation of "Double" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Double" in a sentence and their turkish translations:

- Tom's double-parked.
- Tom is double-parked.

Tom çift sıra park etti.

She's double-jointed.

O oynak eklemli.

I'll pay double.

İki kat ödeyeceğim.

I'm double-jointed.

Oynak eklemliyim.

Let's double check.

İki kez kontrol edelim.

I'm double-parked.

Ben iki sıra park ettim.

I'll double check.

Ben iki kez kontrol edeceğim.

You're double-parked.

Çifte park etmişsiniz.

I'm seeing double.

Çift görüyorum.

Let's double back.

Aynı yoldan geri dönelim.

Double the dose.

Dozunu ikiye katla.

Double your bet.

İddianı ikiye katla.

- Double-click on the icon.
- Double-click the icon.

Simgeye sağ tıklat.

It's a double whammy.

O bir çifte nazar.

He paid double fare.

O çift bilet ücreti ödedi.

Double-check your answers.

Cevaplarını iki kez kontrol et.

Tom is double-jointed.

Tom oynak eklemli.

Twins double the fun.

İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.

There's a double standard.

Bir çifte standart var.

Make it a double.

- Şunu iki yap.
- İki tane olsun.
- Duble olsun.

I'm working double shifts.

Ben çift vardiya çalışıyorum.

Single or double room?

Tek ya da çift kişilik oda?

You'd better double check.

İki defa kontrol etsen iyi olur.

I double dare you.

- Sen yap ben de yaparım.
- Yap da görelim.

Fadil's double life surfaced.

Fadıl'ın ikiyüzlü yaşamı ortaya çıktı.

I double-crossed Tom.

Ben Tom'u aldattım.

I'd like a double room.

Çift kişilik bir oda rica ediyorum.

I'll pay double the price.

Ben fiyatın iki katını öderim.

A double espresso for here.

Buraya bir çift espresso.

She has a double chin.

- Onun iki çenesi var.
- Gıdısı var.
- Onun gıdısı var.

Earth's population will soon double.

Dünya nüfusu yakında ikiye katlanacak.

Tom has a double chin.

Tom'un çift çenesi vardır.

Double-click on the icon.

İkona çift tıkla.

The Double Asteroid Redirection Test,

Çift Asteroit Yönlendirme Testi,

You should double-check that.

Onu tekrar gözden geçirmelisin.

Some words have double meanings.

- Bazı kelimeler çift anlama sahiptir.
- Bazı kelimelerin iki anlamı vardır.

Sales should double this year.

Satışlar bu yıl iki katına çıkmalıdır.

Tom earns double my salary.

Tom maaşımın iki katını kazanıyor.

You'll have to pay double.

İki kat ödemeniz gerekecek.

Tom ate a double cheeseburger.

Tom duble bir çizburger yedi.

It's double Dutch to me.

Konuya Fransız kaldım.

He earns double my salary.

O, maaşımın iki katını kazanır.

There's definitely a double standard.

Kesinlikle çifte bir standart var.

Double nothing is still nothing.

İki tane hiçbir şey, hâlâ hiçbir şeydir.

There's a double standard here.

Burada bir çifte standart var.

Beware of the double standards.

Çifte standartlara dikkat edin.

Waiter, bring me a double.

Garson, bana bir duble getir.

This is a double standard.

Bu bir çifte standarttır.

Tom is a double-amputee.

Tom'un iki bacağı da yok.

Tom led a double life.

- Tom çifte hayat sürüyordu.
- Tom iki ayrı hayat yaşıyordu.

Tom was a double agent.

- Tom çifte ajandı.
- Tom ikili ajandı.
- Tom ikili oynayan bir ajandı.

For speaking up, for double checking.

ve çift denetimin gerekliliğini düşündüm.

Is a double benefit for them.

onlar için çifte avantaj söz konusu.

Do you have a double room?

İki kişilik bir odan var mı?

My brother paid double the price.

Erkek kardeşim fiyatın iki katını ödedi.

He paid double the usual fare.

O, her zamanki ücretin iki katını ödedi.

They have three double rooms left.

Üç tane çift kişilik odaları kaldı.

The interpreter has a double role.

Çevirmenin ikili bir görevi vardır.

Tom was leading a double life.

Tom gece silahlı gündüz külahlıydı.

He bought a double-barreled shotgun.

O bir tane çift namlulu av tüfeği satın aldı.

This word has a double meaning.

Bu kelimenin bir çift anlamı var.

Did you double-check these figures?

Rakamları iki kez kontrol ettin mi?

We should double date more often.

Daha sık iki çiftli randevu yapmalıyız.

I'm sick of the double standard.

Çifte standarttan bıktım.

It's like a double-edged sword.

İki uçlu bir kılıç gibidir.

Sami was living a double life.

- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.

Sami was convicted of double murder.

- Sami çifte cinayetten suçlu bulundu.
- Sami çifte cinayetten mahkum oldu.
- Sami çifte cinayetten mahkum edildi.

Tom is double-jointed, isn't he?

Tom çift eklemli, değil mi?

This house has double glazed windows.

- Bu evde çift camlı pencereler var.
- Bu evin çift camlı pencereleri var.

This sloth recovered from a double amputation,

Bu tembel hayvan çift ampüte geçirdi

The only room available is a double.

- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.

They need to eat double that amount.

O miktarın iki katını yemeliler.

We'd like a double room with bath.

Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.

Riding double on a bicycle is dangerous.

Bir bisiklete iki kişi binmesi tehlikelidir.

I just thought I should double check.

Sadece çifte kontrol yapmam gerektiğini düşündüm.

If we're lucky, we'll double our money.

Şansımız varsa paramızı ikiye katlarız.

Tom had to do a double shift.

Tom çift vardiya yapmak zorundaydı.

Leave a double space after each sentence.

Her cümleden sonra bir çift boşluk bırakın.

The war veteran is a double amputee.

Savaş gazisinin her iki ayağı kesilmiştir.

Neither Esperanto nor Interlingua employ double negative.

Ne Esperanto ne Interlingua çift negatif kullanmaz.

I'd like to book a double room.

İki kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.

Get out of here on the double.

Buradan koşar adım çıkın.

Your book is double the size of mine.

Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

I'll pay you double what you're making now.

Sana şimdi kazandığının iki katını ödeyeceğim.

Tom ordered a large double cheeseburger and fries.

Tom büyük bir çift peynirburger ve patates kızartması siparişi verdi.

I want a double for two with bath.

İki kişilik, banyolu bir oda istiyorum.

Tom has been accused of a double homicide.

Tom iki cinayetle suçlanıyor.

My name is Lilette with a double "t."

Adım Lilette, iki tane "t" harfi ile.

- Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.

Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.

From one year to the next, prices would double.

bir yıl içinde fiyatlar iki katına çıkıyor

The price is double what it was last year.

Fiyat geçen yılkinin iki katı.

Prices are double what they were ten years ago.

- Fiyatlar on yıl öncesinin iki katı.
- Fiyatlar on yıl öncesininkinin iki katı.

I heard there were many double suicides in Sonezaki.

Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.

The population of the world will double before long.

Dünyanın nüfusu çok geçmeden ikiye katlayacak.