Translation of "Raise" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Raise" in a sentence and their turkish translations:

- Raise your hands.
- Raise your hands!

Ellerini kaldır.

- He needs a raise.
- She needs a raise.

Onun bir zamma ihtiyacı var.

Raise your hand.

Elinizi kaldırın.

Raise your voice.

Sesinizi yükseltin.

I'll raise you.

Seni yetiştireceğim.

I raise funds.

Ben bağış toplarım.

I raise cattle.

Ben sığır yetiştiriyorum.

I raise orchids.

Orkide yetiştiririm.

Raise your glasses.

Bardaklarınızı kaldırın.

Raise your glass.

Kadehini kaldır.

Raise the jib.

Yelkeni aç.

Raise your arm.

Kolunu kaldır.

- Raise up your left hand.
- Raise your left arm.

Sol elini kaldır.

Just raise your hand.

Sadece elinizi kaldırın.

Please raise your hands.

Olanlar el kaldırsın lütfen.

Or raise a family

ne anlamlı bir kariyer yapabilir

Oh everybody raise it

aman aman herkes kaldırsın

raise capital controls either.

Sermaye kontrollerini arttırmayacağını da

You deserve a raise.

Biz zammı hak ediyorsun.

Raise your right hand.

Sağ elinizi kaldırın.

I want a raise.

Zam istiyorum.

Raise your right arm.

Sağ kolunuzu kaldırın.

Raise your left arm.

Sol kolunu kaldır.

Raise your left hand.

Sol elinizi kaldırın.

I need a raise.

Bir zama ihtiyacım var.

Don't raise your voice.

Sesini yükseltme.

I'd like a raise.

Bir zam istiyorum.

I raise Arabian horses.

Ben Arap atları yetiştiriyorum.

We raise Arabian horses.

Biz Arap atları yetiştiririz.

They raise Arabian horses.

Arap atları yetiştiriyorlar.

Tom needs a raise.

Tom'un bir zamma ihtiyacı var.

She needs a raise.

Onun bir zamma ihtiyacı var.

Mary needs a raise.

Mary'nin bir zamma ihtiyacı var.

Tom got a raise.

Tom'un bir zammı var.

I got a raise.

Bir zam aldım.

I deserve a raise.

Bir zammı hak ediyorum.

I deserve that raise.

- O yükselmeyi hak ediyorum.
- O rütbeyi hak ediyorum.
- O makamı hak ediyorum.

- It isn't easy to raise children.
- It's not easy to raise children.

Çocuk yetiştirmek kolay değil.

Raise your hands. Under five?

Kaldırın. Beşten az diyen?

They can raise your rent.

Kiranızı arttırabilirler.

I won't get a raise.

Zam almayacağım.

I'm getting a big raise.

Ben büyük bir zam alıyorum.

I didn't raise my voice.

Sesimi yükseltmedim.

I just got a raise.

Az önce bir zam aldım.

Tom didn't raise his voice.

Tom sesini yükseltmedi.

They gave me another raise.

Onlar bana bir zam daha verdi.

You deserve a pay raise.

- Bir ücret artışını hak ediyorsun.
- Bir maaş zammını hak ediyorsun.

Tom deserves a pay raise.

- Tom bir ücret artışını hak ediyor.
- Tom bir maaş zammını hak ediyor.

He learned to raise cattle.

O sığır yetiştirmeyi öğrendi.

You raise a good point.

Güzel bir noktaya parmak bastın.

We need to raise prices.

Fiyatları yükseltmemiz gerekiyor.

You used to raise canaries.

Sen kanaryalar yetiştirirdin.

Tom asked for a raise.

Tom bir zam istedi.

I asked for a raise.

Ben bir zam istedim.

I raise rabbits for meat.

Ben et için tavşan yetiştiriyorum.

Tom used to raise rabbits.

Tom tavşanlar yetiştirirdi.

I didn't raise my hand.

Elimi kaldırmadım.

Tom got a raise today.

Tom bugün zam aldı.

I got a raise today.

Bugün bir artış aldım.

Did you get another raise?

Bir zam daha aldın mı?

Raise up your left hand.

Sol elini kaldır.

I didn't get a raise.

Zam almadım.

- I hope I get a raise.
- I hope that I get a raise.

- Umarım zam alırım.
- Umarım maaşım artar.
- Umarım maaşıma zam yapılır.

Raise your hand, and be honest,

Dürüst olun ve eğer "deli meşgul" ifadesini

It's time to raise the bar.

Çıtayı yükseltmenin zamanı geldi.

Let's raise this sound a little

biraz yükseltelim bu sesi

Don't raise my hopes like that.

Ümitlerimi öyle yükseltmeyin.

Raise your hand to the sky.

Elini havaya kaldır.

He would not raise my salary.

O, benim maaşımı yükseltmezdi.

Don't raise your voice at me.

Bana sesini yükseltme.

I got a big pay raise.

Ben büyük bir ücret artışı aldım.

He learned how to raise cattle.

O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.

Raise your hand before you answer.

Cevap vermeden önce elini kaldır.

He asked for a pay raise.

O bir maaş zammı istedi.

If you understand, raise your hand.

Eğer anlıyorsanız elinizi kaldırın.

She put in for a raise.

O zam istedi.

I have three children to raise.

Büyütecek üç çocuğum var.

Tom did not raise his head.

Tom başını kaldırmadı.

Tom asked for a pay raise.

Tom bir maaş zammı istedi.

Tom put in for a raise.

Tom bir zam istedi.

I tried to raise Tom alone.

Tom'u tek başıma yetiştirmeye çalıştım.

He began to raise his voice.

O, sesini yükseltmeye başladı.

You raise Arabian horses, don't you?

Sen Arap atları yetiştiriyorsun, değil mi?

Don't raise Tom's hopes too much.

Tom'un umutlarını çok fazla yükseltme.

I think I deserve a raise.

Bir zammı hak ettiğimi düşünüyorum.

I can't raise my right arm.

Sağ kolumu kaldıramam.

He began to raise beef cattle.

O, besi sığırı yetiştirmeye başladı.

We should give Tom a raise.

Tom'a bir zam vermeliyiz.

We're going to raise our prices.

Biz fiyatlarımızı yükselteceğiz.

Tom wants to raise a family.

Tom bir aile bakmak istiyor.

We need to raise some money.

- Biraz para toplamamız lazım.
- Biraz para toplamamız gerekiyor.

Tom has been given a raise.

Tom'a zam yapıldı.

- Lift your arm.
- Raise your arm.

Kolunu kaldır.

- Lift your leg.
- Raise your leg.

Bacağını kaldır.

You need to raise your standards.

Standartlarınızı yükseltmeniz gerekir.

You'd better not count on a raise.

Zam beklemesen iyi olur.