Translation of "Promote" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Promote" in a sentence and their turkish translations:

Fresh vegetables promote health.

Taze sebzeler sağlığı düzenler.

So, should we promote a sport

Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan

His job is to promote sales.

Onun işi satışları yükseltmektir.

He worked hard to promote peace.

O, barışı desteklemek için çok çalıştı.

I'm never going to promote Tom.

Tom'u asla terfi ettirmeyeceğim.

We must promote commerce with neighboring countries.

Komşu ülkelerle ticareti desteklemeliyiz.

Tom is never going to promote me.

Tom beni asla terfi etmeyecek.

I won't be able to promote Tom.

Tom'u terfi ettiremeyeceğim.

I won't be able to promote them.

Onları destekleyemeyeceğim.

I won't be able to promote him.

Onu teşvik edemeyeceğim.

I won't be able to promote her.

Onu teşvik edemeyeceğim.

In order to promote their skin-lightening cream.

beyazlaştırıcı kreminin reklamını yapmak için.

The government started a program to promote industry.

Hükümet, sanayinin gelişmesine yardımcı olmak için yeni bir program başlattı.

We must work hard to promote world peace.

Dünya barışını desteklemek için çok çalışmalıyız.

Latinos can't promote themselves gracefully, kowtowing to others!

Latinler başkalarına el pençe divan dururken, kendilerini incelikle tanıtamaz!

This initiative strives to promote writing in Occitan.

Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.

Is whether the system we created to promote progress

gelişimi teşvik etmesi için kurduğumuz sistemin

We need to promote policies and institutions and practices

bizi topluluklar olarak birbirimize bağlayan düzenlemeler,

It is important to promote our language in every possible way.

Dilimizi mümkün olan her şekilde tanıtmak önemlidir.

They implemented a communication policy so as to promote their new concept.

Onlar yeni bir kavram geliştirmek için bir iletişim politikası uygulamıştır.

People fear war. Unfortunately not all of them. Some promote it. Not only the high-ups.

İnsanlar savaştan korkuyor. Ne yazık ki onların hepsi değil. Bazıları onu destekliyor. Sadece yüksek mevkide olanlar değil.

First bankruptcy law, and has set up a powerful plan to promote India as a business destination.

İlk iflas yasasını geçirdi ve Hindistan'ı iş destinasyonu haline getirmeyi planlayan güçlü bir plan hazırladı.

Education shall be directed to the full development of the human personality and to the strengthening of respect for human rights and fundamental freedoms. It shall promote understanding, tolerance and friendship among all nations, racial or religious groups, and shall further the activities of the United Nations for the maintenance of peace.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.