Examples of using "Postpone" in a sentence and their turkish translations:
Akşam yemeğini erteleyelim.
Toplantıyı erteleyemeyiz.
Seyahati erteleyebilir miyiz?
Partiyi erteleyemezsin.
Toplantıyı ertelemek zorunda kalacağız.
Gidişimizi ertelemek zorundayız.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
Kutlamayı ertelememiz gerek.
O, düğünü ertelemek istedi.
Toplantıyı ertelemek zorundayım.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
Tom toplantıyı ertelemeye karar verdi.
Tom kararı ertelemeye karar verdi.
Yurt dışı seyahatlerinizi iptal edin ya da erteleyin.
Toplantıyı ertelemek sorun değil.
Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
Dişçiye gitmeyi ertelemeliyim.
Yolculuğunu ertelemeni istiyorum.
Toplantımızı ertelemek istemedim.
Tom toplantıyı ertelememizi önerdi.
Bence toplantıyı ertelemeliyiz.
- Toplantıyı ertelemen gerektiğini düşünüyorum.
- Bence toplantıyı ertelemelisin.
- Sanırım toplantıyı ertelemelisin.
Tom ve Mary dönüşlerini ertelemek zorunda kaldılar.
Tom ve Mary balaylarını ertelemek zorunda kaldılar.
Tom ve Mary gezilerini ertelemek zorunda kaldılar.
Tom ve Mary düğünlerini ertelemek zorunda kaldılar.
Toplantıyı ertelemek senin fikrin miydi?
Boston'a yolculuğumu ertelemeye karar verdim.
Havalar daha sıcak oluncaya kadar İskoçya seyahatimi erteleyeceğim.
Havalar daha sıcak oluncaya kadar seyahatimi erteleyeceğim.
Toplantıyı gelecek pazara ertelemeye karar verdik.
Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.
Önümüzdeki pazartesiye kadar toplantıyı ertelemeye karar verdik.
İngiltere'ye olan gezimi havalar ısınana kadar erteleyeceğim.
Şu an için, bir karar vermeyi ertelemek istiyoruz.
Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.
Gelecek haftaya kadar erteleyelim.
Bizim kontrolümüz ötesindeki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Tom yatakta hasta olduğu için yolculuğumu erteleyeceğim.
Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
Tom gidişini ertelemeye karar verdi.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
Mayıs ayında evlenecektik ancak evliliği Haziran ayına kadar ertelemek zorunda kaldık.
Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.
Trafik kazası nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.