Examples of using "Packed" in a sentence and their turkish translations:
Bu tıka basa dolu!
Bu mekan hıncahınç dolu.
Bu parti tıka basa dolu.
Tıka basa doluyum.
Her şeyi toparladık.
Zaten valizlerimi topladım?
Tom eşyalarını bavula koydu.
Tom çantalarını düzenledi.
Oda tıka basa doluydu.
Yer tıka basa dolu.
Konferans salonu hıncahınç dolu.
Benim çanta her zaman tıka basa dolu.
Toparlanmalıyım.
Tom'un çantaları tıka basa dolu.
- Çantalarınız hazırlandı mı?
- Çantaların paketlendi mi?
Market tıka basa doluydu.
Konferans salonu tıka basa doluydu.
Kilise tıka basa doluydu.
Bavulum hazır.
Tren tıka basa doluydu.
Yer doluydu.
Bar tıka bas doluydu.
Çantalarım tıka basa dolu.
Otobüs tıklım tıklımdı.
Mahkeme salonu tıka basa doluydu.
Çantayı kim paketledi?
Leyla valizlerini topladı.
Tom bavulunu topladı.
Sami çantasını topladı.
Tom çantasını topladı.
Çantaya koyduğumu biliyorum.
Eşyalarımı zaten topladım.
Onun valizini onun için topladım.
O, aceleyle valizini hazırladı.
Tom aceleyle valizini hazırladı.
Mary, erkek arkadaşını başından attı.
Çantanı hazırladın mı?
Valizlerimi zaten hazırladım.
Bu paketlenecek.
Bavulum henüz toplanmış değil.
Mağaza tıka basa dolu.
Tiyatro tıklım tıklım doluydu.
Bavulunu hazırladın mı?
Restoran her zaman tıka basa doludur.
O yer her zaman tıka basa dolu.
Tom eşyalarını bavula koydu.
Tom aceleyle bavulunu topladı.
Tom büyük bir bavul paketledi.
Daha paketlemedim bile.
Sami eşyalarını topladı.
Onun için Tom'un bavulunu hazırladım.
Bavulumu topladım ve gitmeye hazırım.
Hepiniz paketlenmiş ve hazır mısınız?
Onun valizini onun için topladım.
Plaj turistlerle doluydu.
Tom eşyalarını topladı ve gitti.
Tom henüz bavulunu hazırlamadı.
Onların bavullarını onlar için topladık.
Onların valizlerini onlar için topladım.
Tom sadece valizini topladı ve gitti.
Tom çantalarını toplayıp gitti.
- Tom bir çanta doldurdu ve gitti.
- Tom bir çanta hazırladı ve gitti.
Oda insan doluydu.
Kasaba turistlerle doludur.
Bu şeyin içi yağla dolu.
Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.
Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.
Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.
Mağaza her zaman müşterilerle ile doludur.
On kişi küçük bir odaya tıkıştırıldı.
Tom yaklaşan yolculuğu için çantasını topladı.
Tom'un annesi piknik sepetini sandviçlerle doldurdu.
Birkaç yüz adam tekneye tıka basa dolduruldu.
Tom karısını ülkesine gönderdi.
Leyla valizlerini topladı ve Kahire'ye taşındı.
Bunu toplayıp yürümeye başlayacağız.
çantalarını toplayıp kıtaya taşındı.
Sanırım zaten toparlandın ve gitmeye hazırsın.
Yolcular şehir otobüslerinde sardalyalar gibi paketlenir.
Tom'un annesi onun öğle yemeğini bir kağıt torbaya paketledi.
Bavul dolu ve hiçbir şey ekleyemem.
Sinir uçları ve kan damarlarıyla dolu olduğundan son derece hassastır.
Kurulumu ve kullanımı kolay ve özelliklerle dolu.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
Tom Mary'nin okula götürmesi için bir öğle yemeği hazırladı.
Dün gece stadyuma yaklaşık seksen bin seyirci doldu.
Kumar oynamayı bıraktım. Çok para kaybediyorum.
Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.
ve hareketlerini koordine edebilme kabiliyetleri olduğu hipotezini kurdum.
Ben ambalajsız ya da 1 kilogramlık torbalarda paketlenmiş olarak pirinç satarım.
Konuklar gidiş için hazırlandılar ve valizlerini gürültüyle paketlediler.
İşçiler, yağmur nedeniyle saat 2'de işi bıraktılar.
Tom, tüm eşyalarını arabasına doldurup Boston'a doğru yola çıktı.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.
Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım.