Translation of "Packed" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Packed" in a sentence and their turkish translations:

It's packed!

Bu tıka basa dolu!

- This place is packed.
- This place is packed!

Bu mekan hıncahınç dolu.

This party's packed.

Bu parti tıka basa dolu.

I'm all packed.

Tıka basa doluyum.

We packed everything.

Her şeyi toparladık.

I've already packed.

Zaten valizlerimi topladım?

- Tom packed his things up.
- Tom packed up his belongings.

Tom eşyalarını bavula koydu.

Tom packed his bags.

Tom çantalarını düzenledi.

The room was packed.

Oda tıka basa doluydu.

The place is packed.

Yer tıka basa dolu.

The auditorium is packed.

Konferans salonu hıncahınç dolu.

My bag's always packed.

Benim çanta her zaman tıka basa dolu.

I should get packed.

Toparlanmalıyım.

Tom's bags are packed.

Tom'un çantaları tıka basa dolu.

Are your bags packed?

- Çantalarınız hazırlandı mı?
- Çantaların paketlendi mi?

The market was packed.

Market tıka basa doluydu.

The auditorium was packed.

Konferans salonu tıka basa doluydu.

The church was packed.

Kilise tıka basa doluydu.

My suitcase is packed.

Bavulum hazır.

The train was packed.

Tren tıka basa doluydu.

The place was packed.

Yer doluydu.

The bar was packed.

Bar tıka bas doluydu.

My bags are packed.

Çantalarım tıka basa dolu.

The bus was packed.

Otobüs tıklım tıklımdı.

The courtroom was packed.

Mahkeme salonu tıka basa doluydu.

Who packed your bag?

Çantayı kim paketledi?

Layla packed her bags.

Leyla valizlerini topladı.

Tom packed his suitcase.

Tom bavulunu topladı.

Sami packed his bag.

Sami çantasını topladı.

Tom packed his bag.

Tom çantasını topladı.

- I know I packed it.
- I know that I packed it.

Çantaya koyduğumu biliyorum.

- I have already packed my things.
- I've already packed my things.

Eşyalarımı zaten topladım.

- I packed his suitcase for him.
- I packed her suitcase for her.

Onun valizini onun için topladım.

He hastily packed his bags.

O, aceleyle valizini hazırladı.

Tom hastily packed his suitcase.

Tom aceleyle valizini hazırladı.

Mary's packed her boyfriend in.

Mary, erkek arkadaşını başından attı.

Have you packed your bag?

Çantanı hazırladın mı?

I've packed my suitcases already.

Valizlerimi zaten hazırladım.

It's going to be packed.

Bu paketlenecek.

My suitcase isn't packed yet.

Bavulum henüz toplanmış değil.

The store is jam-packed.

Mağaza tıka basa dolu.

The theater was jam-packed.

Tiyatro tıklım tıklım doluydu.

Have you packed your suitcase?

Bavulunu hazırladın mı?

The restaurant is always packed.

Restoran her zaman tıka basa doludur.

That place is always packed.

O yer her zaman tıka basa dolu.

Tom packed up his belongings.

Tom eşyalarını bavula koydu.

Tom hastily packed his bags.

Tom aceleyle bavulunu topladı.

Tom packed a large suitcase.

Tom büyük bir bavul paketledi.

I haven't even packed yet.

Daha paketlemedim bile.

Sami packed up his things.

Sami eşyalarını topladı.

I packed Tom's suitcase for him.

Onun için Tom'un bavulunu hazırladım.

I'm packed and ready to go.

Bavulumu topladım ve gitmeye hazırım.

Are you all packed and ready?

Hepiniz paketlenmiş ve hazır mısınız?

I packed her suitcase for her.

Onun valizini onun için topladım.

The beach was packed with tourists.

Plaj turistlerle doluydu.

Tom packed his things and left.

Tom eşyalarını topladı ve gitti.

Tom hasn't packed his suitcase yet.

Tom henüz bavulunu hazırlamadı.

We packed their suitcases for them.

Onların bavullarını onlar için topladık.

I packed their suitcases for them.

Onların valizlerini onlar için topladım.

Tom just packed up and left.

Tom sadece valizini topladı ve gitti.

Tom packed his bags and left.

Tom çantalarını toplayıp gitti.

Tom packed a bag and left.

- Tom bir çanta doldurdu ve gitti.
- Tom bir çanta hazırladı ve gitti.

The room was packed with people.

Oda insan doluydu.

The town is packed with tourists.

Kasaba turistlerle doludur.

This stuff is packed full of oils.

Bu şeyin içi yağla dolu.

I'm all packed and ready to go.

Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.

Tom packed some essentials into his knapsack.

Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.

Tom packed everything in a small suitcase.

Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.

The stadium was packed with excited spectators.

Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.

Among densely packed trees, there is little breeze.

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

The department store is always packed with customers.

Mağaza her zaman müşterilerle ile doludur.

Ten people were packed into the small room.

On kişi küçük bir odaya tıkıştırıldı.

Tom packed his bag for his upcoming trip.

Tom yaklaşan yolculuğu için çantasını topladı.

Tom's mother packed the picnic basket with sandwiches.

Tom'un annesi piknik sepetini sandviçlerle doldurdu.

Several hundred men were packed into the boat.

Birkaç yüz adam tekneye tıka basa dolduruldu.

Tom packed his wife off to the country.

Tom karısını ülkesine gönderdi.

Layla packed her bags and moved to Cairo.

Leyla valizlerini topladı ve Kahire'ye taşındı.

Get this packed up and then we're on foot.

Bunu toplayıp yürümeye başlayacağız.

Have packed their bags and moved to the continent.

çantalarını toplayıp kıtaya taşındı.

I suppose you're already packed and ready to go.

Sanırım zaten toparlandın ve gitmeye hazırsın.

Passengers are packed in like sardines on city buses.

Yolcular şehir otobüslerinde sardalyalar gibi paketlenir.

Tom's mother packed his lunch in a paper bag.

Tom'un annesi onun öğle yemeğini bir kağıt torbaya paketledi.

The suitcase is packed and I cannot add anything.

Bavul dolu ve hiçbir şey ekleyemem.

Packed with nerve endings and blood vessels, it's exceptionally sensitive.

Sinir uçları ve kan damarlarıyla dolu olduğundan son derece hassastır.

It’s easy to install and use, and packed with features.

Kurulumu ve kullanımı kolay ve özelliklerle dolu.

She packed yesterday, so as to be ready early today.

Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.

Tom packed a lunch for Mary to take to school.

Tom Mary'nin okula götürmesi için bir öğle yemeği hazırladı.

About eighty thousand spectators packed into the stadium last night.

Dün gece stadyuma yaklaşık seksen bin seyirci doldu.

I've packed gambling in. I've been loosing too much money.

Kumar oynamayı bıraktım. Çok para kaybediyorum.

Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.

Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.

Based on how closely packed they are in the tumor microenvironment.

ve hareketlerini koordine edebilme kabiliyetleri olduğu hipotezini kurdum.

I sell rice in bulk or packed in 1 kilogram bags.

Ben ambalajsız ya da 1 kilogramlık torbalarda paketlenmiş olarak pirinç satarım.

The guests prepared for their departure and packed their suitcases noisily.

Konuklar gidiş için hazırlandılar ve valizlerini gürültüyle paketlediler.

The workers packed up at 2 o'clock on account of the rain.

İşçiler, yağmur nedeniyle saat 2'de işi bıraktılar.

Tom packed all of his things into his car and left for Boston.

Tom, tüm eşyalarını arabasına doldurup Boston'a doğru yola çıktı.

The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.

Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.

I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.

Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.

The train was so packed that I had to stand up during the whole trip.

Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım.