Translation of "Outstanding" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Outstanding" in a sentence and their turkish translations:

That's outstanding.

O seçkin.

Tom was outstanding.

Tom olağanüstüydü.

Tom is outstanding.

Tom olağanüstü.

It was outstanding.

Olağanüstüydü.

This is outstanding.

Bu olağanüstü.

Tom's pitching was outstanding.

Tom'un atışı olağanüstüydü.

The results were outstanding.

Sonuçlar sıradışıydı.

That student's very outstanding.

O öğrenci çok seçkin.

Tom does outstanding work.

Tom seçkin bir çalışma yapar.

Tom was outstanding tonight.

- Tom bu gece sıra dışıydı.
- Tom bu gece mükemmeldi.

That would be outstanding.

O olağanüstü olurdu.

Tom did outstanding work.

Tom seçkin bir iş yaptı.

- I thought Tom was outstanding.
- I thought that Tom was outstanding.

Tom'un olağanüstü olduğunu düşündüm.

She is an outstanding poet.

O seçkin bir şairdir.

Tom was an outstanding coach.

Tom seçkin bir koçtu.

Tom did an outstanding job.

Tom seçkin bir iş yaptı.

Tom is an outstanding actor.

Tom olağanüstü bir oyuncudur.

Mary is an outstanding businesswoman.

Mary sıradışı bir iş kadınıdır.

Maria makes an outstanding mayonnaise.

Maria olağanüstü bir mayonez yapar.

He's outstanding in his field.

O kendi alanında seçkindir.

Tom is an outstanding player.

- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
- Tom sıradışı bir oyuncudur.

Tom is an outstanding poet.

Tom seçkin bir şair.

Tom is an outstanding kid.

Tom olağanüstü bir çocuk.

His ability in mathematics is outstanding.

Onun matematikteki yeteneği çok iyi.

Mr. Suzuki is an outstanding scientist.

Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.

Ichiro is an outstanding baseball player.

Ichiro olağanüstü bir beyzbol oyuncusu.

He has an outstanding talent for music.

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

Although he's young, he's an outstanding doctor.

Genç olmasına rağmen o olağanüstü bir doktor.

He came across an outstanding young person.

O seçkin genç bir kişiye rastladı.

I have an outstanding debt of 10 dollars.

10 dolarlık ödenmemiş bir borcum var.

I have a lot of work still outstanding.

Halâ yapılmamış bir sürü işim var.

Loneliness is the fate of all outstanding people.

- Yalnızlık tüm göze çarpan insanların kaderidir.
- Yalnızlık tüm seçkin insanların kaderidir.

The thumb is the outstanding part of the human hand.

Başparmak insan elinin seçkin bir parçasıdır.

- Tom is an excellent musician.
- Tom is an outstanding musician.

Tom çok iyi bir müzisyendir.

- That's remarkable.
- This is extraordinary.
- This is outstanding.
- This is remarkable.

Bu olağanüstü.

- That was fabulous.
- It was outstanding.
- It was remarkable.
- That was remarkable.

Dikkat çekiciydi.

A reputation for outstanding staff work  meant his services were in high demand,  

Olağanüstü personel çalışmasıyla tanınması, hizmetlerinin yüksek talep görmesi anlamına geliyordu ve

He had proved himself an outstanding commander…  as brave as Ney, with the military mind of Soult…  

Kendisinin olağanüstü bir komutan olduğunu kanıtlamıştı… Ney kadar cesur