Examples of using "Liquid" in a sentence and their turkish translations:
Su sıvıdır.
Su bir sıvıdır.
O sıvı zararlıdır.
Ben sıvıyı analiz ettim.
onun etrafında sıvı halde
Bu saydam sıvı zehir içerir.
Buz erirse, sıvı olur.
İlaç, kahverengi bir sıvıydı.
Bu madde, sıvı haldedir.
Alkole bazen sıvı cesaret denir.
Bu çatlaklar suyla dolu mu?
Çok sıvı içmelisin.
Madde; katı, gaz veya sıvı olabilir.
Bu yapışkan sıvı tutkal olarak kullanılabilir.
Su sıvıdır. O, donduğu zaman katılaşır.
Bir madde katı, gaz veya sıvı olabilir.
Bu saydam sıvı bir tür zehir içerir.
Europa'nın yüzey altında sıvı suya sahip olduğu düşünülmektedir.
bir çeşit kahverengimsi ,sarımsı akışkan olmayan yeşil sıvı.
Saç yapımı sıvısı güçlü bir koku yaydı.
Bir huni kullanarak sıvıyı doldurabilirsin.
Limon suyu, asidik bir sıvı örneğidir.
Su sıvıdır. Donduğu zaman, katılaşır.
Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.
buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.
buz tabakası altında suyun saklı olduğu,
Ben kalıptan çok, sıvı sabunu tercih ederim.
Şişede mürekkep yerine, ne olduğu belirsiz bir sıvı vardı.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Amonyak çok güçlü bir kokusu olan renksiz bir sıvı veya gaz.
Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.
Beş devasa F1 motoru , sadece iki buçuk dakikada yarım milyon galon gazyağı ve sıvı
İç kısım bir çekirdeğin etrafına sarılmış ve bazen sıvı ile doldurulmuş bir lastik banttır,
Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.
"Akışkan aşk", sosyolog Zygmunt Bauman'ın postmodernitede insan ilişkilerinin kırılganlığına dair oluşturduğu bir kavramdır.
Hong Kong'da olmazsa olmaz denebilecek iki sıvı gıda vardır: Kanton çorbası ve congee. İlginçtir ki çorba olan ne kadar bol malzemeli ve koyu kıvamlı olsa da hep "içilir", congee ise ne kadar hafif kıvamlı olursa olsun hep "yenir".