Translation of "Brown" in Turkish

They're brown.

Onlar kahverengi.

Which is brown?

Hangisi kahverengi?

My dog's brown.

Köpeğim kahverengi.

- Mr Brown has four children.
- Mr. Brown has four children.

Bay Brown'ın dört çocuğu var.

The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.

Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.

Well, I'm brown-skinned.

Kahverengi tenliyim.

Mrs. Brown understands Japanese.

Bayan Brown Japonca anlar.

He has brown eyes.

Onun kahverengi gözleri var.

His shoes are brown.

Onun ayakkabıları kahverengidir.

She has brown eyes.

Kahverengi gözleri var.

He's a brown noser.

O bir dalkavuktur.

This coffee is brown.

Bu kahve kahverengi.

The cat is brown.

Kedi kahverengi.

I have brown hair.

Kahverengi saçım var.

My shoes are brown.

Ayakkabılarım kahverengi.

The belt is brown.

Kemer kahverengidir.

I respect Mr. Brown.

Bay Brown'a saygı duyuyorum.

Tom's dog is brown.

Tom'un köpeği kahverengi.

Tom has brown eyes.

Tom'un kahverengi gözleri var.

The car is brown.

Araba kahverengidir.

Jason has brown eyes.

Jason'un kahverengi gözleri var.

His hair was brown.

- Koyu kahverengi saçları vardı.
- Saçı kahverengiydi.

He has brown hair.

- O kahverengi saçlı.
- Onun kahverengi saçı var.

Emily has brown hair.

Emily'nin kahverengi saçları var.

The book is brown.

Kitap kahverengi.

That cat is brown.

- Kedi kahverengi.
- Kedi kahverengidir.

Tom has brown hair.

Tom'un kahverengi saçı var.

This cat is brown.

Bu kedi, kahverengi renklidir.

She has brown shoes.

Onun kahverengi ayakkabıları var.

He has brown shoes.

O, kahverengi ayakkabılara sahip.

I have brown eyes.

Kahverengi gözlerim var.

Tom's hair is brown.

Tom'un saçı kahverengi.

My hair is brown.

Benim saçım kahverengi.

My shirt isn't brown.

Gömleğim kahverengi değil.

This banana is brown.

Bu muz kahverengidir.

Tom's shoes are brown.

Tom'un ayakkabıları kahverengi.

- I'll call on Mr Brown tomorrow.
- I'll visit Mr. Brown tomorrow.

Ben yarın Bay Brown'ı ziyaret edeceğim.

- Mr Brown is our English teacher.
- Mr. Brown is our English teacher.

Bay Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Stage 4, it's all brown,

Dördüncü evre tamamen kahverengi.

Usually always black and brown,

genelde siyahi ve Latin asıllılardı,

Mr Brown is a doctor.

Bay Brown bir doktordur.

Mr Brown teaches at Harvard.

Bay Brown Harvard'da öğretmenlik yapıyor.

Mr Brown is her father.

Bay Brown onun babasıdır.

Is Mr Brown a teacher?

Bay Brown öğretmen mi?

He had dark brown hair.

Koyu kahverengi saçları vardı.

I'd prefer a brown one.

Kahverengi olanını tercih ederim.

I think he's Mr. Brown.

Sanırım o Bay Brown'dur.

Mr. Brown has four children.

Bay Brown'un dört çocuğu vardır.

Mr. Brown teaches us English.

Bay Brown bize İngilizce öğretiyor.

Mary has beautiful brown eyes.

Mary'nin güzel kahverengi gözleri var.

Is Mr. Brown a doctor?

Bay Brown bir doktor mu?

Leaves go brown in autumn.

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

The big shirt is brown.

Büyük gömlek kahverengidir.

The brown hat is old.

Kahverengi şapka eski.

The brown horse is fast.

Kahverengi at hızlıdır.

Don't you know Mr. Brown?

Bay Brown'ı tanımıyor musun?

Do you know Mr. Brown?

Bay Brown'ı biliyor musun?

Tom dyed his hair brown.

Tom saçını kahverengiye boyadı.

Tom's hair is chestnut brown.

Tom'un saçı kestane kahverengisi.

Tom has wavy brown hair.

Tom'un dalgalı kahverengi saçı var.

Tom has light brown hair.

Tom'un açık kahverengi saçları var.

Tom has dark brown hair.

Tom'un koyu kahverengi saçları var.

You don't have brown eyes.

Senin kahverengi gözlerin yok.

Brown is our English teacher.

Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

My hair is light brown.

Saçlarım açık kahverengidir.

That brown hat is old.

O kahverengi şapka eski.

A doctor examined Mr. Brown.

Bir doktor Bay Brown muayene etti.

My favorite color is brown.

En sevdiğim renk kahverengidir.

Tom has long brown hair.

Tom'un uzun kahverengi saçı var.

Mary has big brown eyes.

Mary'nin iri kahverengi gözleri var.

Are the old chairs brown?

Eski sandalyeler kahverengim mi?

Mary has long brown hair.

Mary'nin uzun kahverengi saçları var.

I don't have brown hair.

Benim kahverengi saçım yok.

Tom has short brown hair.

Tom'un kısa kahverengi saçları var.

Tom is wearing brown shoes.

Tom kahverengi ayakkabı giyiyor.

Tom has a brown hat.

Tom'un kahverengi bir şapkası var.

Most dogs have brown eyes.

- Çoğu köpek, kahverengi gözlere sahiptir.
- Çoğu köpeğin kahverengi gözleri vardır.

- Mr Brown always carries a book with him.
- Mr. Brown always carries a book with him.
- Mr Brown always carries a book.

Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.

- I heard John speak to Mr Brown.
- I heard John speak to Mr. Brown.

John'un Bay Brown ile konuştuğunu duydum.

- Please put me through to Mr. Brown.
- Please put me through to Mr Brown.

Lütfen beni Bay Brown'a bağlayın.

- Mr. Brown always carries a book with him.
- Mr Brown always carries a book.

Bay Brown her zaman bir kitap taşır.

- The dog is brown, small, and thin.
- The dog is brown, small, and skinny.

Köpek, kahverengi, küçük ve sıska.

I studied mathematics under Dr. Brown.

Dr. Brown'dan matematik dersi aldım.