Translation of "Immediate" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Immediate" in a sentence and their turkish translations:

He demands immediate payment.

O derhal ödeme istiyor.

The effect was immediate.

Etki aniydi.

Immediate measures are needed.

Acil önlemler gereklidir.

Was it that immediate?

O kadar acil miydi?

The change was immediate.

Değişim hemen kendini göstermişti.

Tom's response was immediate.

Tom'un cevabı ani oldu.

Prepare for immediate departure.

Acil kalkış için hazırlanın.

Tom wants immediate results.

Tom acil sonuç istiyor.

His response was immediate.

Cevabını anında verdi.

The tourism industry was immediate.

... zarar vedi

It was an immediate success.

Bu anlık bir başarıydı.

How immediate is the danger?

Tehlike ne kadar acil?

We have more immediate concerns.

Daha acil endişelerimiz var.

You need immediate medical attention.

Acil tıbbi mücadeleye ihtiyacın var.

The landlord promised immediate action.

Ev sahibi acil eylem için söz verdi.

Immediate action should be taken.

Acil eylem alınmalı.

That's the most immediate challenge.

Bu en acil meydan okumadır.

This problem demands immediate attention.

Bu soruna hemen dikkat edilmesi gerekir.

The president wanted immediate action.

Başkan derhal eylem istedi.

Are you in immediate danger?

Sen yakın tehlike içinde misin?

There was no immediate panic.

Ani bir panik yoktu.

Tom is Mary's immediate supervisor.

Tom Mary'nin en yakın amiridir.

If we don't use immediate incentives,

eğer anlık teşvikleri kullanmazsak

The medicine had an immediate effect.

İlacın anında etkisi oldu.

This man is my immediate superior.

- Bu adam benim en yakın amirimdir.
- Bu adam benim en ilk amirimdir.

President McKinley sent an immediate answer.

Başkan McKindley anında cevap gönderdi.

Tom couldn't make an immediate decision.

Tom hemen karar veremedi.

- Tell her she should present her immediate resignation.
- Tell her she should submit her immediate resignation.

Söyle ona, derhal istifasını versin!

- Tell him he should present his immediate resignation.
- Tell him he should submit his immediate resignation.

Söyle ona, derhal istifasını versin!

Studies show that giving people immediate rewards

Araştırmalar, insanlara hızlı ödül vermenin,

The new medicine demonstrated an immediate effect.

Yeni ilaç, etkisini hemen gösterdi.

My immediate boss is tough to please.

Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.

Not every problem has an immediate solution.

Her sorunun derhal çözümü yoktur.

McKinley demanded an immediate ceasefire in Cuba.

McKinley Küba'da acil bir ateşkes istedi.

So not only is the effect almost immediate,

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

Tell her she should present her immediate resignation.

Ona derhâl istifasını sunması gerektiğini söyle.

Why is your immediate reaction always so negative?

Neden ani tepkin her zaman çok olumsuz?

People called for an immediate invasion of Cuba.

İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.

I don't have plans for my immediate future.

Yakın geleceğim için planlarım yok.

immediate relief that last for months, without side effects,

Yan etkisi olmadan aylarca süren ani bir rahatlama sağlıyordu.

Have created an enormous and immediate need for innovation.

yenilik için muazzam ve acil bir ihtiyaca yol açtı.

Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.

Sadece yakın aile bireyleri Tom ve Mary'nin düğününe katıldı.

Only an immediate operation can save the patient's life.

Sadece bir acil operasyon hastanın hayatını kurtarabilir.

The police took immediate action to deal with the riot.

Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.

- I can not give you an immediate answer.
- I can't give you an immediate answer.
- I can't give you an answer right away.

Sana acil cevap veremem.

It's easy for businesses to get caught up in making immediate profits

İşletmeler için de modaya ayak uydurup kısa zamanda kâr etmek

That was my immediate reward and it was telling me, "You're doing good,"

Bu benim hızlı ödülümdü ve bana "İyi gidiyorsun," diyordu.

But before he can confront the Romans he first tackles his three immediate priorities:

Ama Romalılarla karşılaşmadan önce ordusunun 3 acil ihtiyacıyla uğraşmak zorundaydı.

OK, it is still too soon to have immediate concerns... but if you own a store or you

Tamam, şimdilik ani endişeler duymak için erken ama eğer bir dükkana sahipseniz

The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.