Examples of using "Honestly" in a sentence and their turkish translations:
Aslında...
Dürüst olmak gerekirse
Lütfen dürüst davran.
Dürüstçe hatırlayamıyorum.
Gerçekten umurumda değil.
Ben ona dürüstçe inanıyorum.
Gerçekten bilmiyorum.
Dürüstçe yanıtlamalısın.
Dürüstçe bilmiyorum.
Ben buna dürüst olarak inanıyorum.
Dürüstçe şaşırıyor muyuz?
Cohh: Doğrusu, pek sayılmaz.
Dürüst olmak gerekirse, Tom, hatırlayamıyorum.
Sen buna dürüstçe inanıyor musun?
Doğrusu, seni gerçekten seviyorum.
Doğrusu hiçbir fikrim yok.
Dürüstçe ne düşünüyorsun?
Gerçekten o benim amacım değildi.
Ben bunu dürüstçe almıyorum.
Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum.
Doğrusu bu beni şaşırtmaz.
Valla niyesini bilmiyorum.
Dürüstçe hayır diyebilirim.
Doğrusu, endişelenecek bir şey yok.
Dürüst olmak gerekirse, onun konuşmalarını her zaman sıkıcı.
Onun olduğunu dürüstçe hayal edebilir misin?
Dürüst olmak gerekirse gerçekten onu burada severim.
Dürüst olmak gerekirse hiç acı hissetmedim.
Dürüstçe Tom'un umurunda olduğunu sanmıyorum.
Dürüst olarak, onun ben olmadığını söyleyebilirim.
Dürüst olmak gerekirse, bu biraz düşüncesizlik.
sorumluluk sahibi olduğumu düşünen birisi olduğunu bana hatırlattığı için.
Pekala, dürüst olmak gerekirse, o kadar çok araba satmaz ...
Aslında ben de gitmek istiyorum.
Gerçekten Tom'un geleceğini düşündün mü?
Dürüstçe, ben de japonca öğrenmek istiyorum.
Dürüstçe ne bekleyeceğimi bilmiyordum.
Tom dürüstçe "hiçbir fikrim yok" dedi.
O dürüstçe "hiçbir fikrim yok" dedi.
Dürüst olmak gerekirse, hiç anlamıyorum.
Dürüst olmak gerekirse neler olduğunu anlamıyorum.
Tom'un burada olacağını gerçekten bilmiyordum.
Gerçekten bunu yapamayacağımı düşündün mü?
dürüstçe söyleyeyim, rekabete inanmıyorum.
Açıkçası bunu çok fazla düşünmedim.
Dürüst olmak gerekirse bu konuda bir şey bilmiyordum.
Açıkça, umurumda değil.
Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
Dürüst olmak gerekirse Tom'un bunu yapabileceğini sanmıyorum.
Bunu yapabileceğimizi dürüst olarak düşünebiliyor musun?
Gerçekten Tom'un onu yapacağını düşünüyor musun?
Tom'un hiç Fransızca bilmediğini gerçekten bilmiyordum.
Öyle bir şey yapacağımı gerçekten düşünüyor musun?
Dürüst konuşmak gerekirse bunun bir eser hırsızlığı olduğuna inanmıyorum.
Üçüncü inandığım şey ise, vermek;
Dürüst olmak gerekirse bu aslında iyi ücretli bir iş değil.
Tom'un gerçeği söylediğine sahiden inanıyor musun?
Bundan sonra ne olacağını gerçekten bilmiyorum.
Vazgeçeceğimi içtenlikle düşündüm...
O benim en sevdiğim kitabım. Gerçekten okunmaya değer.
Dürüst olmak gerekirse, ben dünyada en doğru kişi değilim.
Doğrusu, her gün oraya arabayla gitmenin taşınmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Hiç evlenmek istemediğini bana dürüstçe söylüyor musun?
Açıkçası, sadece birini seçerseniz ve onda ustalaşırsanız
teşvik devreye sokmadığınız takdirde onlar için sadece 75 sent değerindedir.
Dürüstçe, saat kaça kadar yatmayı planlıyorsun? Zaten öğle oldu.
Bana dürüstçe Tom'u bir daha asla görmek istemediğini mi söylüyorsun?
Bunun şimdiye kadar içtiğim en iyi kahve olduğunu dürüstçe söyleyebilirim.
Bunun olacağını bilmediğini bana dürüstçe söyleyebilir misin?
doğrudan ve dürüstçe cevap vermeye çalıştım.
Sahiden dil bir araç olsaydı oldukça zayıf bir araç olurdu.
Dürüst olmak gerekirse, ani kararlarımdan asla üzülmediğimi söylersem, yalan söylerim.
Son zamanlarda o öğrenci sınıf disiplinini bozuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim canımı sıkmaya başladı.
Arada bir, günde birkaç dakika meditasyon yapmayı dene. Dürüst olmak gerekirse, bu bana çok yardımcı oluyor.
Hiç kimse dürüst ve enerjik bir şekilde iyi ve adil bir neden için savaşma hakkınızı inkar edemez.
Nefret ettiğin bir şeyde başarılı olmaktansa sevdiğin bir şeyde başarısız olmanın daha iyi olduğunu içtenlikle düşünüyorum.
Dünyanın İncilin söylediğinden çok daha yaşlı olduğunu düşünüyorum fakat aslında etrafa baktığımda o çok daha genç görünüyor!