Translation of "Growing" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Growing" in a sentence and their turkish translations:

Growing old is mandatory. Growing up is optional.

Yaşlanmak mecburidir, büyümekse tercih meselesi.

Won’t stop growing.

büyümeyi bırakmayacak.

You're still growing.

Hâlâ büyüyorsun.

I'm growing up.

Ben büyüyorum.

They never stop growing.

Sürekli uzayan dişler.

Over the growing dominion.

Örgütler ve bürokrasinin temellerini attı.

growing bigger and bigger.

ve giderek büyüdü ve büyüdü.

Tom's hair is growing.

- Tom'un saçı büyüyor.
- Tom'un saçı uzuyor.

Sweden's population is growing.

İsveç'in nüfusu artıyor.

Our fanbase is growing.

Bizim hayran kitlemiz büyüyor.

Their sales are growing.

Onların satışları artıyor.

The population is growing.

Nüfus büyüyor.

Tom is growing impatient.

Tom sabırsızlanıyor.

The list keeps growing.

Liste büyümeye devam ediyor.

The tree stopped growing.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

Tom is growing up.

Tom büyüyor.

Tom is growing frustrated.

Tom'un giderek sinirleri bozuluyor.

The plants are growing.

Bitkiler büyüyor.

The nation was growing.

Ulus büyüyordu.

Industry was growing quickly.

Sanayi hızla büyüyordu.

She is growing tall.

O uzuyor.

The town continued growing.

Kasaba büyümeye devam etti.

Growing up was exciting.

Büyümek heyecanlıydı.

I love growing tomatoes.

Domates üretmeyi severim.

I'm growing a beard.

Sakal bırakıyorum.

Tom's popularity is growing.

Tom'un popülaritesi büyüyor.

Growing over 30 centimeters long,

boyu 30 santimetreyi aşabilen bu hayvanın...

Reclaiming ruined ground, growing anew.

yeniden yetiştiren doğa gibi yenileyici.

Is fundamentally just growing subscribers.

temel olan abonelerin artmasıdır.

Them stop growing that dramatically?

Uruguay'ın gelişimi bu kadar sert bir şekilde durdu?

The situation is growing serious.

Durum ciddileşiyor.

Tom is growing a mustache.

- Tom bir bıyık uzatıyor.
- Tom bıyık bırakıyor.

The fog is growing thicker.

Sis kalınlaşıyor.

He felt himself growing old.

O, yaşlandığını hissetti.

His business is growing rapidly.

İşi hızlıca büyüyor.

The children are growing tired.

Çocuklar yoruluyorlar.

I am growing up fast.

Hızlı büyüyorum.

The days are growing longer.

Günler uzuyor.

Tom felt himself growing impatient.

Tom kendini gittikçe sabırsız hissetti.

I'm growing a beard again.

Tekrar sakal bırakıyorum.

Lovely flowers are growing everywhere.

Güzel çiçekler her yerde büyüyor.

The national debt is growing.

- Ulusal borç büyüyor.
- Ulusal borç artıyor.

That country's economy is growing.

O ülkenin ekonomisi büyüyor.

The economy is growing fast.

Ekonomi hızla büyüyor.

It's a fast growing city.

- Hızlı büyüyen bir şehir.
- Hızla büyüyen bir şehir.

Are you growing a beard?

Sakal mı bırakıyorsun?

The pig is growing fat.

Domuz şişmanlıyor.

Tom is growing a beard.

Tom sakal uzatıyor.

Our population is growing exponentially.

Nüfusumuz katlanarak büyüyor.

There were some growing pains.

Büyüyen bazı ağrılar vardı.

My children are growing up.

Çocuklarım büyüyor.

Fadil was growing up fast.

Fadıl hızlı büyüyordu.

The company is growing fast.

Şirket hızlı büyüyor.

My hair is growing back.

- Saçım geri büyüyor.
- Saçım tekrar çıkıyor.

This city is growing quickly.

Bu şehir çok çabuk büyüyor.

He is growing a mustache.

Bıyık bırakıyor.

The noise was growing louder.

Gürültü şiddetleniyordu.

- Beautiful poppies were growing beside the road.
- Beautiful poppies were growing along the road.

Güzel gelincikler yol kenarında büyüyordu.

Then you will experience growing confidence

kendine güvenini ve duygusal gücünü artırmayı

My dad is growing older now,

Babam artık yaşlanıyor ama hala oldukça zeki

The adolescent is growing more independent.

Ergen, gittikçe bağımsızlaşıyor.

growing exponentially in the developed world,

gelişmiş dünyada görürken

A growing child requires more food.

Büyüyen bir çocuk daha fazla gıda gerektirir.

My father's hobby is growing roses.

Babamın hobisi gül yetiştirmektir.

No one matures without growing pains.

Hiç kimse acıları olmadan yetişmez.

Social media is growing in importance.

Sosyal medyanın önemi artıyor.

Our little girl is growing up.

Küçük kızımız büyüyor.

Tom is growing up too fast.

Tom çok hızlı büyüyor.

Tom is growing a beard again.

Tom yine sakal büyütüyor.

He can hear the grass growing.

O, büyüyen çimi duyabiliyor.

The Russian corpus is growing quickly.

Rusça sermayesi hızla büyüyor.

Everything is political, including growing radishes.

Büyüyen turplar dahil her şey politiktir.

The baby is growing teeth now.

Bebek diş çıkarıyor bu aralar.

Flowers are growing in the meadow.

Çiçekler çayırda büyüyorlar.

I'm not afraid of growing old.

Yaşlanmaktan korkmuyorum.

Tom's daughter is growing up rapidly.

Tom'un kızı hızla büyüyor.

There's bamboo growing in the garden.

Bahçede yetişen bir bambu var.

- Plants grow.
- The plants are growing.

Bitkiler büyür.

Opposition to the embargo was growing.

Ambargoya muhalefet büyüyordu.

Electric vehicles are growing in popularity.

Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.

Bamboo is growing in the yard.

Bahçede bambu yetişiyor.

Aren't you growing tired of this?

Bunu yapmaktan sıkılmıyor musun?

The Chinese economy is growing rapidly.

Çin ekonomisi hızla büyüyor.

Tom has started growing a beard.

Tom sakal bırakmaya başladı.

Tom is growing impatient, isn't he?

Tom sabırsızlanıyor, değil mi?

If farmers don't make a decent living growing peanuts, they will try growing other crops.

Çiftçiler fıstık yetişen iyi bir yaşam yapmazlarsa, diğer ürünleri yetiştirmeye çalışacaklardır.

- He thought of growing a beard but gave that up.
- He thought about growing a beard, but gave up the idea of growing one.

O bir sakal bırakmayı düşündü ama sakal bırakma fikrinden vazgeçti.

Today it is one of the four fastest growing capitals on the planet - growing almost at

Bugün dünyada en hızlı büyüyen başkentler arasında - Dubai ile neredeyse

Look, it's got vines growing along it.

Bakın, üzerinde sarmaşıklar var.

Growing up, I was an avid athlete.

Büyürken hevesli bir sporcuydum.

And a growing network of bail disrupters

ve büyük hayallerle savaşmaya hazır

And now, this female's needs are growing.

Üstelik... ...bu dişinin ihtiyaçları artmaya başladı.

Uruguay’s economy hasn’t stopped growing since 2002.

Uruguay ekonomisi 2002'den beri büyümeyi durdurmadı.