Examples of using "Grace" in a sentence and their turkish translations:
Grace kızgın görünüyordu.
Lola zerafetle dans etti.
Grace henüz gelmedi.
Grace henüz gelmedi.
O yemeden önce lütuf dedi.
Grace henüz gelmedi.
Tom yemekten önce dua eder.
Yemekten önce dua et.
- Sami, "Amazing Grace" adlı şarkıyı söylemeye başladı.
- Sami, "Amazing Grace"i söylemeye başladı.
Onurlu bir şekilde fabrikayı kapatıyorlardı.
Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
Ama Nuh RAB'bin gözünde lütuf buldu.
Sizler ise bana büyük merhamet ve incelik gösteriyorsunuz.
Yoko bizi şaşırtan bir zarafetle dans etti.
Grace'in evde olup olmadığını biliyor musunuz?
Özür dileme nezaketi bile göstermedi.
O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti.
Tom ve ailesi her yemekten önce dua eder.
Partideki herkes onun zarafetiyle büyülendi.
Grace'in evde olup olmadığını biliyor musunuz?
Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.
Bu mektup, onun gelecek ay Grace'le evleneceğini söylüyor.
Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.
Babam masanın başındaki yerini aldı ve dua etmeye başladı.