Translation of "Gladly" in Turkish

- Tom gladly agreed.
- Tom gladly accepted.

Tom memnuniyetle kabul etti.

Yes, gladly.

Evet, memnuniyetle.

Sure, gladly.

Kesinlikle, memnuniyetle.

- With pleasure.
- Gladly.

- Memnuniyetle.
- Hay hay.
- Seve seve.
- Başımla beraber.

Tom gladly accepted.

Tom memnuniyetle kabul etti.

Tom gladly agreed.

Tom memnuniyetle kabul etti.

I'll gladly come.

Memnuniyetle geleceğim.

Sami gladly accepted.

Sami memnuniyetle kabul etti.

I'll gladly help you.

Memnuniyetle sana yardım ederim.

We gladly accept your offer.

Teklifinizi memnuniyetle kabul ediyoruz.

I will gladly help you.

- Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Size memnuniyetle yardımcı olurum.

He gladly accepted our offer.

O bizim teklifimizi memnuniyetle kabul etti.

I will do it gladly.

Onu memnuniyetle yaparım.

I gladly accepted his proposal.

Onun önerisini memnuniyetle kabul ettim.

We'll gladly take you home.

Sizi memnuniyetle eve götüreceğiz.

I gladly accept your challenge.

Senin meydan okumanı memnuniyetle kabul ediyorum.

She gladly accepted his proposal.

Evlilik teklifini memnuniyetle kabul etti.

Tom gladly accepted Mary's gift.

Tom Mary'nin hediyesini memnuniyetle kabul etti.

Tom gladly accepted the invitation.

Tom daveti memnuniyetle kabul etti.

I go very gladly to school.

Zevkle okula gidiyorum.

I will gladly do my duty.

Görevimi memnuniyetle yapacağım.

Good boys go gladly to school.

İyi çocuklar okula sevinçle giderler.

Tom won't suffer a fool gladly.

Tom'un aptallara tahammülü yoktur.

- I'd gladly do it.
- I'd like to do it.

Onu yapmak isterim.

I would gladly help you, only I am too busy now.

Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.

I have my limits. If you cross them, I'll gladly walk away.

Benim de bir sınırım var. Onu aşarsan hiç uğraşamam, çeker giderim.

- I will gladly help you.
- I will be glad to help you.

- Ben size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Size memnuniyetle yardımcı olurum.
- Memnuniyetle sana yardımcı olacağım.

- I'll be glad to come.
- I will be glad to come.
- I'll gladly come.

Gelmekten memnuniyet duyarım.

I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.

Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.

I would gladly go to the beach with you, but I don't have the time today.

Seninle seve seve plaja giderdim ama bugün vaktim yok.