Translation of "Gently" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Gently" in a sentence and their turkish translations:

Shoulders, very gently.

Omuzlar, son derece nazik bir şekilde.

Gentlemen, very gently.

Baylar, çok nazikçe.

Tom spoke gently.

- Tom nazikçe konuştu.
- Tom kibarca konuştu.

Do it gently.

Onu nazik bir şekilde yap.

To gently back away.

yavaşça uzaklaşmamı söyledi.

Hold the baby gently.

Bebeği nazikçe tut.

She pushed me gently.

O beni yavaşça itti.

He pushed me gently.

Nazikçe beni itti.

Knead the dough gently.

Hamuru usulca yoğur.

Tom gently nudged Mary.

Tom nazikçe Mary'yi dürttü.

Tom gently hugged Mary.

Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.

Tom kissed Mary gently.

Tom Mary'yi nazikçe öptü.

Tom gently touched Mary's shoulder.

Tom nazikçe Mary'nin omzuna dokundu.

Tom gently closed the door.

Tom kapıyı yavaşça kapattı.

Tom gently shook Mary awake.

- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe salladı.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.

The helicopter gently touched down.

Helikopter yavaşça yere indi.

Tom squeezed Mary's arm gently.

Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.

But we just move really gently.

Ama çok nazikçe hareket etmeliyiz.

The wind gently kissed the trees.

Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.

She laid the child down gently.

O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.

The truth can be told gently.

Gerçek kibarca anlatılabilir.

- He put a hand gently on her shoulder.
- He put his hand gently on her shoulder.

- O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
- Omuzuna hafifçe elini koydu.

The road curves gently towards the west.

Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.

The road curves gently toward the lake.

Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.

I pinched the baby's nose, but gently.

Bebeğin burnunu çimdikledim ama hafifçe.

Tom shut the door gently but firmly.

Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.

This road curves gently to the right.

- Bu yol, hafifçe sağa döner.
- Bu yol, hafifçe sağa bükülür.

That night, I gently stroked her skin.

O gece yavaşça onun tenini okşadım.

He put his hand gently on her shoulder.

O, elini hafifçe onun omzuna koydu.

He put a hand gently on her shoulder.

Omuzuna hafifçe elini koydu.

Tom gently kissed his daughter on the forehead.

Tom kızını alnından kibarca öptü.

He gently lifted her hand and kissed it.

O nazikçe onun elini kaldırdı ve onu öptü.

- Tom kissed Mary tenderly.
- Tom kissed Mary gently.

Tom Mary'yi kibarca öptü.

- The snow is falling softly.
- Snowflakes are gently falling.
- The snow falls softly.
- The snow is coming down gently.

Sessiz, sessiz kar yağıyor.

Pour the dressing over the salad and toss gently.

Sosu salatanın üzerine dökün ve hafifçe karıştırın.

And then we can gently release him and let him go.

Sonra nazikçe onu serbest bırakabiliriz.

So you've got to very gently prize off those suckers without disturbing her,

Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki

So I just gently pushed for the surface, thinking she would move off my hand.

elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

And often, a good way of getting these tarantulas to move is you gently blow on them.

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.

And has this amazing method of just picking them up with her suckers and gently just throwing them out the den.

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. "Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?"

- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"