Examples of using "Gently" in a sentence and their turkish translations:
Omuzlar, son derece nazik bir şekilde.
Baylar, çok nazikçe.
- Tom nazikçe konuştu.
- Tom kibarca konuştu.
Onu nazik bir şekilde yap.
yavaşça uzaklaşmamı söyledi.
Bebeği nazikçe tut.
O beni yavaşça itti.
Nazikçe beni itti.
Hamuru usulca yoğur.
Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.
Tom Mary'yi nazikçe öptü.
Tom nazikçe Mary'nin omzuna dokundu.
Tom kapıyı yavaşça kapattı.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe salladı.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
Helikopter yavaşça yere indi.
Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.
Ama çok nazikçe hareket etmeliyiz.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
Gerçek kibarca anlatılabilir.
- O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
- Omuzuna hafifçe elini koydu.
Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.
Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.
Bebeğin burnunu çimdikledim ama hafifçe.
Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- Bu yol, hafifçe sağa döner.
- Bu yol, hafifçe sağa bükülür.
O gece yavaşça onun tenini okşadım.
O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
Omuzuna hafifçe elini koydu.
Tom kızını alnından kibarca öptü.
O nazikçe onun elini kaldırdı ve onu öptü.
Tom Mary'yi kibarca öptü.
Sessiz, sessiz kar yağıyor.
Sosu salatanın üzerine dökün ve hafifçe karıştırın.
Sonra nazikçe onu serbest bırakabiliriz.
Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki
elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.
Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.
ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.
- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"