Translation of "Fig" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Fig" in a sentence and their turkish translations:

I call a fig a fig, a spade a spade.

Ben açık açık konuşurum.

Mary baked a fig tart.

Mary incirli turta yaptı.

Of course a fig becomes possible

Elbette, dişi yaban arısının yumurtalarını incir çiçeğinin içine bırakması,

Tom suffers from dried fig addiction.

Tom, kuru incir bağımlılığından muzdarip.

Yanni served us some fig jam.

Yanni bize biraz incir reçeli ikram etti.

A giant squirrel swallows dozens of tiny fig seeds with every mouthful.

Dev bir sincap ağzını her seferinde düzinelerce küçük incir tohumuyla dolduruyor.

Fig trees feed over a thousand species of animals round the clock.

İncir ağaçları günde 24 saat binlerce türün karnını doyurur.

Homemade fig jam can be stored for up to a year in a refrigerator.

Ev yapımı incir reçeli buzdolabında bir yıla kadar saklanabilir.

So to check for ripeness, he gives each fig a gentle squeeze with his lips.

O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.

- I don't give a fig about my CV.
- I don't worry so much about my resume.

Özgeçmişim hakkında çok fazla endişelenmiyorum.

- I don't give a damn about my CV.
- I don't give a fig about my CV.

Özgeçmişimi umursamam.

I made a petition for there to be fig cookies in the university restaurants. Do you want to sign it?

Üniversite restoranlarında incir kurabiyesi bulunması için bir dilekçe verdim. Onu imzalamak ister misin?

And the eyes of them both were opened: and when they perceived themselves to be naked, they sewed together fig leaves, and made themselves aprons.

İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.