Examples of using "Englishman" in a sentence and their turkish translations:
O bir İngiliz'dir.
O bir İngiliz'dir.
"Hayır, " İngiliz tekrarladı.
Tom tipik bir İngiliz.
O beni bir İngiliz erkeği ile karıştırdı.
Hayır, ben bir İngilizim.
bir İngiliz olarak konuşursak , orada yaptık!
O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.
O bir Amerikalı değil ama bir İngilizdir.
O İngiliz adam bizim öğretmenimizdir.
Bir İngiliz farklı bir şekilde hareket ederdi.
Bir İngiliz böyle bir kelime kullanmazdı.
Bir İngiliz hakkında ilginç bir hikaye var.
Bir İngiliz, Amerika Birleşik Devletleri'nde bir yabancıdır.
O, İngilizce kompoziyonunu bir İngilize kontrol ettirdi.
Bir İngiliz ile Amerikan'ı nasıl ayırt edersiniz?
Onun İngilizce konuştuğunu duyan biri onu bir İngiliz zannedebilir.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Hayır, ben bir İngilizim.
- Hayır, ben İngilizim.
- Hayır, İngilizim.
O İngiliz ama Hindistan'da yaşıyor.
İngiliz, bu son soruyu duyunca kulaklarına inanamadı.
Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur.
Onun Amerikalı olduğunu düşünüyordum ama onun İngiliz olduğu ortaya çıktı.
Bir İngiliz olarak, o, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara özellikle duyarlı.
Tom aksanıyla, çoğu zaman bir Hollandalı sanılıyor; O, aslında bir İngiliz.
Tom, bir İngiliz, kusursuz, aksansız Almanca konuştu. Daha iyi tanımasaydım, onu iyi bir aileden gelen bir Alman sanırdım.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, "Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?"
Bir zamanlar elde ettikleri ilk fırsatta kaçmayı kafalarına koyan bir İskoçyalı ve bir İngiliz ve bir İrlandalı orduda birlikte hizmet ediyorlardı.
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.