Examples of using "Elsewhere" in a sentence and their turkish translations:
Tom başka bir yerde.
Başka yere bakmayı bırak.
yerlerde bulunanlardan farklı.
Başka bir yerde meşgul olacağım.
O, başka bir yere alışverişe gitti.
Suçlama başka bir yerde yatıyor.
Tom'un aklı başka yerdeydi.
Tom'un aklı başka yerde.
Başka bir yerde işim var.
- İşini başka yere götür.
- Başka kapıya.
Tom başka bir yerde gerekli.
Tom başka bir yerde meşgul.
Tom başka yere alışverişe gitti.
Çöpünü başka yere götür.
Başka yerlere bakabiliriz.
Başka yere bakmalıyız.
Tom'un aklı açıkça başka bir yerde.
Belki başka bir yere gitmelisiniz?
- Üzgünüm, dalmışım.
- Kusura bakma, kafam başka bir yerdeydi.
Belli ki Tom'un aklı başka yerde.
Dikkat: Şili İspanyolcası başka yerde tuhaf gelebilir.
sorgulamaya başlamış bir tür.
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
Başka yerlerde, mamut meteorları keşfedildi
Sanırım onlar başka yerde içecekler.
ne denli önemli olduğunu gösterebilirdim.
Başka bir yerde ilgilenmem gereken şeyler var.
Cümleleri başka yerden kopyalayıp yapıştırmayın.
Dikkat: Şili İspanyolcası başka bir yerde garip gelebilir.
Doktorun varlığı başka yerde talep edildi.
Tom onu başka bir yerde yapmak zorunda kalacak.
O, Santiago ve başka yerlerde görülmüştür.
Evimiz yanıyor ve biz başka bir yere bakıyoruz.
Dan'a sadece başka yerde bir iş teklif edildi.
Muhtemelen bunlardan birini başka yerde daha ucuz alabilirsin.
Tom bunu başka yerde yapmak zorunda kalacak.
Bu yıl tatilimizi başka yerde geçireceğiz.
Kalıp yardımcı olmak istiyorum ama bana başka bir yerde ihtiyaç duyuluyor.
Memnun değilsen kapı şu tarafta güzel kardeşim.
Bence siz şansınızı gidin başka yerde deneyin.
Bir yandan, Avrupa Tarımı zaten heryerden daha üretici.
O başka bir yerde yaşıyor ve dahası, onu görmek istiyor gibi hissetmiyorum.
Ne söylediğime dikkat etmiyorsun. Aklın başka yerde.
Dizüstü bilgisayarımı burada bulamıyorum; onu başka yere koymuş olmalıyım.
Eğer fiyatlarımız çok yüksek olursa, insanlar parasını başka yerde harcar.
- Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.
- Bunu başka bir yerde yapman gerekecek.
- Bunu başka bir yerde yapmak zorunda olacaksın.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.
Başkan Barack Obama Orta Doğuda ve başka yerde demokrasileri isteyenler için örnek olarak Polonya'yı övdü.
İçimizdeki mutluluğu bulmak oldukça zordur ve onu başka yerde bulmak imkansızdır.
Maalesef hiçbiriniz işi yapma yeteneğine sahip değilsiniz. Biz işimizi başka bir yere götürüyor olacağız.
başka bir yerde boşa gien bol besin kaynakları varken yeryüzünde bir yerde her iki saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.
"Bunun için sana yirmi dolar vereceğim." "Hiçbir şey yapmadan, otuz dolar, al ya da bırak" "Güzel, o zaman sanırım işimi başka yerlere götüreceğim."