Examples of using "Disliked" in a sentence and their turkish translations:
Tom'u sevmeyen yoktu.
O, okulu sevmiyordu.
Tom okulu sevmiyordu.
- O, çok fazla beğenilmez.
- O, pek sevilmez.
Birçok kişi bu değişikliği beğenmedi.
İlk bakışta onu beğenmedi.
Bir takım senatör Wilson'u sevmiyordu.
Tom hem Mary'yi hem de John'u sevmiyordu.
Ondan nefret edilir.
O, okulu sevmiyordu.
O onu sevmiyordu.
Tom daha gençken okulu sevmiyordu.
Tom, Mary'yi sevmiyordu.
Tom Mary'ye niçin onu yapmaktan hoşlanmadığını sordu.
Neden burada sevilmiyorsun?
O benden hoşlanmadığını fakat yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
Şey, Chicago hakkında gerçekten sevmediğim tek şey havaydı.
Gerekli arama fikrinden hoşlanmadım, fakat o yapılmalıydı.
Başlangıçta bu fikirden hoşlanmamıştın ama şimdi memnun görünüyorsun.
O onu sevmiyordu.
O, kocasını sevmiyordu.
Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.