Translation of "Chair" in Turkish

- Give Tom a chair.
- Give him a chair.
- Give her a chair.

Tom'a bir sandalye verin.

- It is under the chair.
- It's under the chair.
- He's under the chair.

O, sandalyenin altında.

- I love that chair.
- I love this chair.

O sandalyeyi seviyorum.

That's my chair.

Bu benim sandalyem.

It's a chair.

Bu bir sandalyedir.

- It is under the chair.
- It's under the chair.

O, sandalyenin altında.

Is the cat on the chair or under the chair?

Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

- Tom fell off his chair.
- Tom fell off the chair.

Tom sandalyesinden düştü.

- She leaped from her chair.
- She leapt from her chair.

O, sandalyesinden atladı.

- This chair is made of plastic.
- This chair is plastic.

- Bu sandalye plastikten yapılmıştır.
- Bu sandalye plastik.
- Bu sandalye plastikten yapılmış.

- I fell off the chair.
- I fell off my chair.

Sandalyemden düştüm.

Please address the chair!

Lütfen başkanla iletişime geçin!

This chair is ugly.

Bu sandalye tehlikeli.

That's my favorite chair.

O, benim favori sandalyem.

I made this chair.

Bu sandalyeyi ben yaptım.

I want a chair.

Bir sandalye istiyorum.

This chair is broken.

Bu sandalye kırık.

This chair is light.

Bu sandalye hafif.

I love this chair.

Bu sandalyeyi seviyorum.

This chair is yours.

Bu sandalye sizin.

The chair is broken.

Sandalye kırıldı.

This is a chair.

Bu bir sandalye.

She moved a chair.

O bir sandalye taşıdı.

Pull up a chair.

Bir sandalye çek.

He's under the chair.

O, sandalyenin altında.

Is it a chair?

O bir sandalye midir?

Take the other chair!

Başka bir sandalye al.

I like this chair.

- Bu koltuğu beğeniyorum.
- Bu sandalyeyi beğenirim.

Give him a chair.

Ona bir sandalye ver.

Give her a chair.

Ona bir sandalye ver.

This chair is uncomfortable.

Bu sandalye rahat değil.

This is Tom's chair.

Bu Tom'un sandalyesi.

This chair is plastic.

Bu sandalye plastik.

This was Tom's chair.

Bu Tom'un sandalyesiydi.

Tom grabbed a chair.

Tom bir sandalye kaptı.

It is a chair.

O bir sandalyedir.

Who broke the chair?

Sandalyeyi kim kırdı?

Bring me a chair.

Bana bir sandalye getir.

This is Kenji's chair.

Bu Kenji'nin sandalyesi.

Don't tilt your chair.

Koltuğunu eğme.

Who broke this chair?

Bu sandalyeyi kim kırdı?

This isn't a chair.

Bu bir sandalye değil.

Is this chair Tom's?

Bu sandalye Tom'un mu?

This chair is Tom's.

Bu sandalye Tom'un.

- It is a chair.
- It's a chair.
- This is an armchair.

O bir sandalyedir.

The chair hasn't arrived yet.

Sandalye henüz gelmedi.

What's this chair doing here?

Bu sandalyenin burada ne işi var?

He sank into a chair.

O, bir koltuğa gömüldü.

He stopped by Tom's chair.

Adam Tom'un sandalyesinin yanında durdu.

The chair can't be fixed.

Sandalye onarılamaz.

The chair is too small.

Sandalye çok küçük.

This is a comfortable chair.

Bu rahat bir sandalye.

He sat in the chair.

O, sandalyede oturdu.

Get out of my chair.

Sandalyemden kalk.

Tom offered Mary a chair.

Tom Mary'ye bir sandalye teklif etti.

Tom kicked over a chair.

Tom bir sandalyeyi tekmeledi.

It is under the chair.

O, sandalyenin altında.

You're sitting in Tom's chair.

Tom'un sandalyesinde oturuyorsun.

A wooden chair is expensive.

Ahşap sandalye pahalıdır.

You're sitting in my chair.

Benim sandalyemde oturuyorsun.

Don't fall off your chair.

Sandalyenizden düşmeyin.

Tom pulled up a chair.

Tom bir sandalye çekti.

Tom slumped in his chair.

Tom sandalyesinde yığıldı.

Tom fidgeted in his chair.

Tom sandalyesinde rahat oturamadı.

Tom collapsed into his chair.

Tom koltuğuna çöktü.

He stood behind the chair.

O, sandalyenin arkasında durdu.

The plastic chair is cheap.

Plastik sandalye ucuz.

This chair is too small.

Bu sandalye çok küçük.

The wooden chair is expensive.

Tahta sandalye pahalıdır.

She sat on a chair.

O bir sandalyeye oturdu.

Tom sat on a chair.

Tom bir sandalyeye oturdu.

We got this chair free.

Bu sandalyeyi bedavaya aldık.

Don't lean on my chair.

Sandalyeme yaslanma.

Won't you take a chair?

Bir sandalye almaz mısın?

There's just one chair left.

Kalan sadece bir sandalye var.

Tom fell off the chair.

Tom sandalyeden düştü.

This plastic chair is cheap.

Bu plastik sandalye ucuz.

Take this chair. It's sturdy.

Bu sandalyeyi al. O sağlam.

We need one more chair.

- Bir sandalyeye daha ihtiyacımız var.
- Bize bir sandalye daha lâzım.

This chair is very comfortable.

Bu sandalye çok rahattır.

Get me a chair, please.

- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.

I'm sitting on a chair.

Ben bir sandalyenin üzerinde oturuyorum.

Don't tilt your chair back.

Koltuğunu geriye eğme.

He is under the chair.

O sandalyenin altında.

I fell off the chair.

Sandalyeden düştüm.

There's nothing under the chair.

Sandalyenin altında hiçbir şey yok.

He sat on the chair.

O sandalyeye oturdu.

This chair is well made.

Bu sandalye iyi yapılmış.