Examples of using "Cain" in a sentence and their turkish translations:
Kabil Habil'i öldürdü.
Kabil, Habil'e saldırdı.
Kain kötüydü.
Kabil iyi bir kardeş değildi.
Habil, Kabil tarafından öldürüldü.
Kabil iyi bir kardeş değildi.
Kayin'i ve sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı.
Kayin'in yedi kez öcü alınacaksa, Lemek'in yetmiş yedi kez öcü alınmalı.
Kayin kardeşi Habil'e, "Haydi, tarlaya gidelim" dedi. Tarlada birlikteyken Kayin kardeşine saldırıp onu öldürdü.
Kayin, "Cezam kaldıramayacağım kadar ağır" diye karşılık verdi.
Daha sonra Kayin'in kardeşi Habil'i doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi.
Bunun üzerine RAB, "Kim seni öldürürse, ondan yedi kez öç alınacaktır" dedi. Kimse Kayin'i bulup öldürmesin diye onun üzerine bir nişan koydu.
Adem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayin'i doğurdu. "RAB'bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi.
RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.
Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RAB'be sunu getirdi.
Kayin RAB'bin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod topraklarına yerleşti.
RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.
Kayin karısıyla yattı. Karısı hamile kaldı ve Hanok'u doğurdu. Kayin o sırada bir kent kurmaktaydı. Kente oğlu Hanok'un adını verdi.
Adem karısıyla yine yattı. Havva bir oğlan doğurdu. "Tanrı Kayin'in öldürdüğü Habil'in yerine bana başka bir oğul bağışladı" diyerek çocuğa Şit adını verdi.