Examples of using "Broaden" in a sentence and their turkish translations:
İyi filmler ufkunuzu genişletir.
İyi filmler ufuklarımızı genişletir.
İhtiyacımız olan şey ufkumuzu genişletmek demek ki
Esperanto, kültürel ve entelektüel alanda ufkumu genişletmeme yardımcı oldu.
Vietnam kültürünü neyin oluşturduğuna dair zihnimi genişletebildim.
Fakat, bu soruyu genişletebiliriz çünkü çok güzel bir soru --