Translation of "Areas" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Areas" in a sentence and their turkish translations:

Large areas were deforested.

Geniş alanlar ormansızlaştı.

Most avoid built-up areas.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

Busiest areas on the planet.

mükemmel konuma ve boyuta sahip bir ülke.

He enjoys exploring remote areas.

Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.

In one of America's rural areas,

Amerika’nın en kırsal bölgelerinden birinde,

In one of the poorest areas.

bunları inşa etmeye başladık.

Should explain these in international areas

uluslar arası alanlarda bunları anlatmalıdır

The rural areas, where farmers live.

köysel bölgeler, çiftçierin yaşadığı.

Most people live in urban areas.

Çoğu kişi kentsel alanlarda yaşar.

All the seating areas are taken.

Tüm oturma yerleri tutulmuş.

In protected areas hunting is prohibited.

Korunan alanlarda avcılık yasaktır.

Kocaeli, especially Gebze, are industrial areas.

Kocaeli, özellikle Gebze, sanayi bölgeleridir.

He was successful in several areas.

Birçok alanda başarılıydı.

Can you identify the problem areas?

Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

- He believed in protecting America's wilderness areas.
- He believed in protecting the United States' wilderness areas.

O Amerika Birleşik Devletleri'nin vahşi alanlarını korumaya inanıyordu.

Those turks that live in rural areas

taşrada yaşayan türklerin

The typhoon caused damage in many areas.

Tayfun birçok alanda hasara neden oldu.

Nutrition is inadequate in some poor areas.

Bazı fakir bölgelerde beslenme yetersiz.

Large areas of the ocean are polluted.

Okyanusun büyük alanları kirletildi.

Military law was declared in some areas.

Askeri yasa bazı bölgelerde ilan edildi.

I want to live in rural areas.

Kırsal alanda yaşamak istiyorum.

I think there might be very limited areas

Bence, daha yavaş teknolojik gelişmeler isteyebileceğin

Hot, dry areas will become hotter and drier.

Sıcak, kuru alanlar daha sıcak ve daha kuru olacak.

I use a flashlight to illuminate dark areas.

Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.

In other areas of the city, fighting continued.

Kentin diğer alanlarda savaş devam etti.

Gas emissions cause serious pollution in urban areas.

Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.

Wolves live in areas where game is plentiful.

Kurtlar av hayvanlarının çokça bulunduğu bölgelerde yaşar.

Cities are more densely populated than rural areas.

Şehirlerin nüfus yoğunluğu kırsal kesimlerden daha fazla.

It included investment in areas like nutrition and materials.

Beslenme ve malzeme gibi alanlara yapılan yatırımları da içeriyordu.

Most animals only visit urban areas looking for food.

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

I see far-UVC lights in food preparation areas.

Yiyecek hazırlama merkezlerinde,

And in these areas, Djibouti has a gold medal.

Ve bu konularda, Cibuti altın madalyayı alıyor.

Years later, Europeans established colonies in the coastal areas.

Yıllar sonra Avrupalılar kıyı bölgelerinde sömürgeler kurdu.

This stirred unrest in Turkey’s more liberal urban areas.

Bu, Türkiye'nin daha liberal(solcu) kesimlerinde huzursuzluk yarattı.

I visited a lot of different areas in England.

İngiltere'de birçok farklı alanları ziyaret ettim.

I hate people who smoke in non-smoking areas.

Ben sigara içilmeyen alanlarda sigara içen insanlardan nefret ederim.

- Public transport is only quicker than private transport in urban areas.
- Public transportation is only faster than private transportation in urban areas.

Kentsel alanlarda toplu taşıma sadece özel ulaşımdan daha hızlıdır.

Then we'll attract investment in diversified areas of our economy,

Ardından, turizmden balıkçılığa, yenilenebilir enerjiden üretime,

However, the old Turkish customs continue in more rural areas.

Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor

areas it adopted over hundreds of years on the oases

yüzlerce yıldan fazla bir süredir benimsemiştir

Their oppressive powers in the areas where the money is.

paranın olduğu yerlere yönlendirmeli.

The green areas are the real lungs of the city.

Yeşil alanlar kentin gerçek akciğerleridir.

The Red Cross constantly supplies food to the disaster areas.

Kızıl Haç afet bölgelerine sürekli olarak gıda sağlar.

The playground is divided into three areas by white lines.

Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

Tom doesn't like people who smoke in no smoking areas.

Tom, sigara içilmesi yasak yerlerde sigara içen insanlardan hoşlanmaz.

And as your brain has these areas that increase their excitability,

Beyninizin uyarılmasını arttıran bu alanlara sahip olması nedeniyle

The endless dense swampland offers almost no dry areas for resting.

Sonsuz yoğun bataklık arazi neredeyse dinlenmek için hiç kuru alan barındırmıyor.

In the rural areas, we have already mentioned a little difference

Kırsal bölgelerde ise az önce de belirtmiştik birazcık farklılık var

They want to talk to you about areas of mutual interest.

Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.

In India, there are lots of rural areas around big towns.

Hindistan'da büyük şehirlerin etrafında birçok kırsal alan vardır.

Tom always keeps his dog on a leash in public areas.

Tom köpeğine her zaman ortak alanlarda bir tasma takar.

Those that live in urban areas always become nocturnal to avoid humans.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

He began the resettlement of numerous Turkish tribes from the conquered areas

O, işgalda olan arazilerden çok sayda Türk kabilelerini

Which undermined Ottoman influence and sowed seeds of rebellion in some areas.

Osmanlı nüfuzunu zayıflattı ve bazı bölgelerde isyan tohumlarını attı

This meant sending troops to all the areas with Al Qaeda cells.

Bunun anlamı El Kaide hücrelerinin olduğu her yere asker göndermek.

In many areas, there was little food and the people were hungry.

Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.

Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.

Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.

This is one of the hottest areas of scientific research in medicine.

Bu, tıptaki bilimsel araştırmaların en sıcak alanlarından biridir.

- Coastal areas generally have milder climates.
- Coastal regions generally have milder climates.

Kıyı alanları genellikle daha yumuşak iklimlere sahiptir.

It has been exposed to multiple gravitational and impact areas in orbit, moreover

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

Finally, we have the areas that are meant to have high tech industry.

Sonuncusu ise yüksek teknoloji için oluşturulan bölgeler.

In Canada, there are many areas where it is illegal to log trees.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

Bayous are common in Gulf Coast areas of the southern United States of America.

Bayoular Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyindeki körfez kıyısı bölgelerinde yaygındırlar.

Which areas is there a great social need where I can make a difference?

Hangi alanlarda fark yaratabileceğim büyük bir sosyal ihtiyaç var?

In Dubai, these special areas, in addition to having tax benefits, even have their own

Dubai'de bu özel bölgeler, vergi avantajlarına ek olarak

- I visited a lot of different areas in England.
- I've visited many parts of England.

İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.

Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.

Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.

A major role in all the areas, including the conditions to hire workers or the minimal

oynayacağı DIRIGIESTE sistemini yarattılar, işe alma ya da asgari ücrette buna dahil.

This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.

Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.

The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term.

Uzun vadede fayda sağlayabilecek alanlara yatırım yapılmamıştı.

Rio de Janeiro is perfectly safe as long as you stay out of the dangerous areas.

Rio de Janeiro, tehlikeli alanların dışında kaldığınız sürece tamamen güvenlidir.

Jobs in this area, which is, by the way, one of the areas which employs the most people.

doğacak sonuçları düşünün. Bu arada bu alan, en çok iş veren alanlardan bir tanesi.

The river is six miles deep in some areas and the only way to cross it is using a pulley and a rope.

Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.

Turkey is housing 4 million Syrian refugees and planning to relocate some of them in the areas it takes control of in northern Syria.

Türkiye dört milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyor ve onlardan bir kısmını Suriye'nin kuzeyinde kontrolünü sağlayacağı bölgelere yeniden yerleştirmeyi planlıyor.

Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

Even now, many years after the Cold War, there is still much bitterness between Germans and Russians, especially in areas which were occupied by the Soviet Union.

Şimdi bile, soğuk savaştan yıllar sonra, Almanlar ve Ruslar arasında özellikle Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen bölgelerde, hala çok öfke var.

He also discovered sunspots, the dark areas of the Sun. He saw that the planet Venus has light and dark phases just like the Moon. These discoveries provided empirical information that proved that the Sun is at the center of the Solar System, as Nicholas Copernicus had predicted.

O da güneş lekelerini, güneşin karanlık alanlarını keşfetti. O, Venüs gezegeninin ışığı olduğunu ve sadece ay gibi karanlık evreleri olduğunu gördü. Bu keşifler güneşin güneş sisteminin merkezinde olduğunu kanıtlayan deneysel bilgi sağladı, Nicholas Copercinus'un önceden bildirdiği gibi.