Translation of "Amount" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Amount" in a sentence and their turkish translations:

Huge amount of oil.

bir keşiften bahsediyoruz.

That's the exact amount.

O kesin bir miktar.

It's a large amount.

O büyük bir miktar.

This amount includes tax.

Bu tutar vergi içermektedir.

- His debts amount to over $1000.
- His debts amount to over $1,000.

Borçları 1,000 doların üstündedir.

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

What is the total amount?

Toplam miktar nedir?

His debts amount to $2,000.

Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.

Tom eats an incredible amount.

Tom inanılmaz miktarda yemek yiyor.

We won't amount to anything.

- Bizden bir bok olmaz.
- Bizden bir halt olmaz.
- Bizden bir nane olmaz.
- Bizden bir cacık olmaz.

Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.

Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.

In a minimum amount of time.

bir iklim devriminden bahsediyoruz.

Think this is a huge amount

bunun çok büyük miktarda olduğunu düşünün

His debts amount to 100,000 yen.

Onun borçları 100,000 yene ulaştı.

Tom will never amount to much.

Tom hiçbir zaman kayda değer biri olmayacak.

What does the bill amount to?

Fatura ne kadar tutuyor?

He did an amount of work.

O bir miktar iş yaptı.

We always pay the same amount.

Biz her zaman aynı miktarı öderiz.

Any amount of money will do.

Bir miktar para iş görür.

It's a substantial amount of money.

O önemli miktarda bir para.

Same amount of water as its volume.

sıvı hacminin yerini aldığı.

Any amount of money will be welcome.

Bir miktar para kabul edilecektir.

No amount of money can buy happiness.

Hiçbir para mutluluğu satın alamaz.

They need to eat double that amount.

O miktarın iki katını yemeliler.

He drinks a moderate amount of coffee.

Makul miktarda kahve içer.

He consumes an enormous amount of liquor.

Çok büyük miktarda likör tüketir.

We have a huge amount of food.

Bizim büyük bir miktarda yiyeceğimiz var.

His debts amount to two million dollars.

Onun borçları iki milyon dolara varıyor.

He won a sizeable amount of money.

O büyük miktarda para kazandı.

We need a large amount of coal.

Büyük miktarda kömüre ihtiyacımız var.

What's the total amount of the bill?

Hesabın toplam tutarı nedir?

Tom inherited a considerable amount of money.

Tom'a yüklü miktarda para miras kaldı.

How much does my debt amount to?

Borcum ne kadar?

I hide the true amount from her.

Gerçek miktarı ondan saklarım.

Agriculture consumes a great amount of water.

Tarım büyük miktarda su tüketir.

Tom won a sizable amount of money.

Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.

Travelling causes a significant amount of pollution.

Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.

Layla lost a substantial amount of money.

Leyla önemli miktarda para kaybetti.

Tom lost a substantial amount of money.

Tom önemli miktarda para kaybetti.

Sami earned a substantial amount of money.

Sami önemli miktarda bir para kazandı.

Sami won a significant amount of money.

Sami önemli bir miktarda para kazandı.

The amount you gave me wasn't enough.

Bana verdiğin miktar yeterli değildi.

- I don't think his proposals amount to much.
- I don't think that his proposals amount to much.

Onun tekliflerinin fazla olduğunu sanmıyorum.

The profit will amount to three million dollars.

Kâr üç milyon dolara varacak.

He ate twice the amount that you ate.

Senin yediğin miktarın iki katını yedi.

I've reduced the amount of meat I eat.

Yediğim etin miktarını azalttım.

The amount of money we collected was insignificant.

Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.

The boy has the greatest amount of fruit.

Çocuk en büyük miktarda meyveye sahip.

Your plan requires a large amount of money.

Senin planın çok miktarda para gerektirir.

My knowledge of French doesn't amount to much.

Fransızca bilgim çok fazla bir yekün tutmaz.

Tom ate the same amount as Mary did.

Tom, Mary'yle aynı miktarda yemek yedi.

Our total debts amount to ten thousand dollars.

Bizim toplam borcumuz on bin dolar tutuyor.

Will this amount of money meet your need?

Bu para miktarı ihtiyacınızı karşılayacak mı?

No amount of money will change his mind.

Hiçbir para miktarı onun fikrini değiştirmeyecek.

What is the amount of money you spend?

Harcadığın paranın miktarı nedir.

Playing chess requires a certain amount of skill.

Satranç oynama bir miktar yetenek gerektirir.

The Swiss consume a large amount of beer.

İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.

The farmer has a large amount of land.

Çiftçinin büyük miktarda arazisi var.

If you emit a certain amount of greenhouse gases.

iklimin ne kadar ısındığını söylüyor.

Damages from the flood amount to ten million dollars.

Sel hasarı on milyon dolara ulaştı.

He extorted a large amount of money from her.

Ondan büyük bir miktarda para gasp ettiler.

He can come up with any amount of money.

Herhangi bir miktarda para ortaya sürebilir.

His debts amount to more than he can pay.

Onun borç miktarı ödeyebileceğinden çok fazla.

No amount of training can prepare you for this.

Hiçbir eğitim miktarı seni bunun için hazırlayamaz.

In France, a great amount of wine is consumed.

Fransa'da büyük miktarda şarap tüketildi.

Tom's got a tremendous amount of work to do.

Tom'un yapması gereken yığınla iş var.

No one would survive that amount of blood loss.

Hiç kimse o miktarda kan kaybıyla hayatta kalamazdı.

The amount payable on the electricity bill was low.

Elektrik faturasında ödenecek miktar düşüktü.

Ken spends an increasing amount of time at work.

Ken iş yerinde artan miktarda zaman harcıyor.

What is the total amount of money you spent?

- Harcadığın para toplam ne kadar?
- Harcadığın toplam para miktarı nedir?

Mary restricts the amount of meat in her diet.

Mary, diyetinde et miktarını kısıtlıyor.

The amount of water in the planet remains constant.

Gezegendeki su miktarı sabit kalır.

I have a certain amount of money on me.

Üzerimde belirli bir miktar para var.

I hid the true amount I spent from him.

Harcadığım gerçek miktarı ondan sakladım.

He would be paid a small amount of money.

Az miktarda para ödenirdi.

Tom borrowed a large amount of money from Mary.

Tom Mary'den büyük bir miktarda para ödünç aldı.

This winter began with an unprecedented amount of snow.

Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı.

Fadil left an incredible amount of money for Layla.

Fadıl, Leyla için inanılmaz miktarda para bıraktı.

They caused an untold amount of death and destruction.

Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular.

I pay Tom whatever the amount he asks for.

Tom'a istediği tutarı öderim.

Do you think those boycotts will amount to anything?

Sizce bu boykotlar bir sonuç veriyor mu?

You insert a small amount of voltage into the brain,

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

Has five times the amount of blood as normal flesh.

normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip.

A word we've heard a certain amount about this week.

bu hafta çokça duyduğumuz bir sözcük.

The amount of our lives that we forfeit to housework

hayatımızın ev işine adadığımız kısmı

The idea here is, I'm minimizing the amount of material.

Buradaki fikir, malzeme miktarını en aza indirgemek.

The amount of ice that Greenland has lost since 2002

2002 yılından bu yana Grönland'ın kaybettiği buz miktarı

Does the amount of rain affect the growth of crops?

Yağmur miktarı ekinlerin büyümesini etkiler mi?

He seems to have had a great amount of money.

Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.

How did you get such a large amount of money?

- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl aldın?
- Böyle büyük meblağda bir parayı nasıl aldın?

The amount of carbon dioxide has increased by 10 percent.

Karbondioksit miktarı %10 arttı.

We need a large amount of money for this project.

Bu proje için büyük miktarda paraya ihtiyacımız var.

That amount of crops isn't enough to support their economy.

O miktar ekin, ekonomilerini desteklemek için yeterli değildir.

That amount of food will last them for a week.

O miktarda yiyecek onlara bir hafta yeter.

He bestowed a large amount of money on the institute.

Enstitüye büyük miktarda para bağışladı.

I'll give you the same amount of chili to eat.

Sana yemek için aynı miktarda kırmızı biber vereceğim.

Layla robbed a substantial amount of money from the bank.

- Leyla bankadan önemli miktarda para soydu.
- Leyla bankadan önemli miktarda para çaldı.

Everyone has received a sufficient amount of food and clothing.

Herkes yeterli miktarda yiyecek ve giyecek aldı.