Examples of using "Absence" in a sentence and their turkish translations:
Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir.
Hiç kimse onun yokluğunu fark etmedi.
Yokluğumu kimse fark etmedi mi?
Peter senin yokluğunda geldi.
Siz yokken Bay West adında birisi sizi aradı.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
O yoklar içerisinde Apple'ı kurdu
Sen yokken Meg seni aradı.
Yokluğun beni hayal kırıklığına uğrattı.
Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.
Karanlık ışığın yokluğudur.
Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.
Onun yokluğundan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
Annem yokluğum sırasında öldü.
Korku güven yokluğudur.
Onun yokluğu hastalıktan dolayı idi.
Arkadaşlarınız yokluğunuz için pişman olacaklar.
Şiddet, bir sevginin olmamasıdır.
Ben yokken çok şey değişmişti.
Onun yokluğu fırtına yüzündendi.
Uzun bir yokluktan sonra geri döndü.
Onun yokluğunun farkında değildim.
Yokluğunda korkunç bir kaza oldu.
Şüphesiz onun yokluğunun farkındasın.
Onun yokluğu benim için çok hoştu.
Senin yokluğunda Bay West adında biri aradı.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
Yokluğunun sebebini açıklamalısın.
Ben yokken birisi beni ziyaret etti mi?
- Siz yokken bir beyefendi aradı, efendim.
- Bir beyefendi sizin yokluğunuzda aradı, efendim.
Tom izin için başvurdu.
Geçen cuma günü olmadığınızı doğrulayabilir misiniz?
Onun yokluğunda onun hakkında kötü konuşma.
Benim yokluğumda beni görmeye geldi.
Onun yokluğunda böyle bir şey söyleme.
Onun yokluğunun nedenini bilmiyorum.
Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı.
Uzun bir yokluktan sonra okula geldi.
Çok az kişi onun partideki yokluğunu fark etti.
Üç yıllık yokluğun ardından aniden ortaya çıktı.
Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
Tom'un yokluğunu açıklamak için ne yapacağımı bilemez haldeydim.
Onun yokluğunda Jim hakkında kötü konuşma.
Onun yokluğunun gerçek nedenini biliyorum.
Onun niçin okulda olmadığını açıklayamam.
Sanırım hepiniz mazeret izni alacaksınız.
Öğretmen onun sık sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.
On ay aradan sonra eve geri döndü.
Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
Onun gelmeme nedenini bilmek istiyorum.
Toplantı bitene kadar onun yokluğunu kimse fark etmedi.
Tom sevgilisi Mary'in yokluğundan dolayı acı çekiyor.
Onlar onun yokluğunda kaptan hakkında kötü konuştu.
Ancak bugün, düzenleme yokluğunda
Patronum sık sık işe gelmediğim için beni azarladı.
Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.
Yokluğumun sebebi hasta olmamdır.
İki yıllık yokluktan sonra memleketim olan köye geri döndüm.
Dün okulda olmayışının sebebini söyle bana.
Ben yokken Meg'e işimi yaptıracağım.
Toplantıda onun yokluğunun farkında değildim.
Yokluğumda çocuklar o kadar bakımsız kalmışlardı ki
insanlığın yokluğunda küresel ısınmaya artırmak için atmosferde birikir.
yoksunluğunu sürdürülebilir ekonomik büyüme ile uzlaştırabilir mi?
Yağış yokluğu nedeniyle bahçedeki çiçekler öldü.
Benim yokluğum sırasında köpeğime bakmanı istiyorum.
Toplantının sonuna kadar kimse yokluğunu fark etmedi.
Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
Yeterli kanıt yokluğunda, polis onu suçlayamadı.
Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır.
Yabani kunduzlar beş yüz yıllık bir yokluğun ardından İngiltere'ye geri dönüyor.
Bana cesaretin korkunun olmayışı değil,
Daha iyi bir fikir yokluğunda bu metodu seçmek zorunda kaldım.
Aslında siyah bir renk değildir. Renk yokluğudur.
Tom normalde çok güvenilirdi ve onun toplantıya gelmemesinin nedeni açıklanamaz.
Bay Brown yöneticinin yokluğunda işten sorumludur.
Barış; anlaşmazlık ve çekişmenin hiç olmaması değil, onlarla başa çıkma becerisidir.
Ben yokken biri gelirse ona akşama kadar geri gelmeyeceğimi söyle.
Evde olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.
Onun yokluğu toplantının sonuna kadar gözlerden kaçtı.
Ben yokken biri beni ararsa, ona yakında döneceğimi söyle.
Ben yokken o beni ararsa, lütfen onu tekrar arayacağımı ona söyle.
Onun arkasından böyle bir şey söyleme!
İki yıl sonra eve geri döndüm.
Cesaret korku eksikliği değildir ama korkuya rağmen devam edebilme yeteneğidir.
Eğer ben yokken gelirse, lütfen ben geri gelene kadar beklemesini isteyin.
Yokluğunda ani ve korkunç bir felaketin meydana geldiği çok açıktı.
Napolyon, Berthier'in 1815'te kendisine tekrar katılmasını beklemişti ve yokluğundan çok korkuyordu, "
Sen hiç uzun bir aradan sonra arabana bindin mi ve frenle gazı karıştırdın mı?
O hastalığından dolayı gelemedi.
Dün ben dışarıdayken beni görmek için gelen Bay Yamada'mıydı?
Siz dışarıdayken Bay Sato diye biri ziyaret etmek için geldi.
Ben gittiğimde köpeğime bakmanı istiyorum.