Translation of "Vlak" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Vlak" in a sentence and their turkish translations:

Hij was vlak achter mij.

O tam benim arkamdaydı.

Ik stond vlak achter Tom.

Ben Tom'un hemen arkasındaydım.

Je bent vlak bij iets buitengewoons.

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

...zag ik haar vlak naast me.

köşeden gelmesini izlerken

Tom woont vlak bij de luchthaven.

Tom havaalanı yakınlarında yaşıyor.

Dat ongeluk gebeurde vlak bij zijn huis.

O kaza onun evinin yakınlarında oldu.

Tom woont vlak bij het oude brandweerstation.

Tom eski itfaiyenin hemen yanında yaşamaktadır.

Toms huis is vlak bij de zee.

Tom'un evi deniz kenarında.

Ze vegen over dat vlak. Hoor je dat?

Bu kenar boyunca akar. Bunu duydunuz mu?

Vlak om de hoek is er een café.

Köşe başında bir meyhane var.

Hij woont in een stadje vlak bij Osaka.

Osaka yakınındaki küçük bir kentte yaşıyor.

Hij heeft een groot restaurant vlak bij het meer.

Gölün yakınında büyük bir restoranı var.

We maakten het werk vlak voor tien uur af.

Biz işi, saat ondan az önce bitirdik.

Ik wil in een hotel vlak bij het vliegveld verblijven.

Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.

Door te zeggen dat, vlak nadat ik snapte waarom dat was,

Bunun nedenini anladıktan kısa süre sonra

Ik woon in Savigny-sur-Orge, een stadje vlak bij Parijs.

Savigny-sur-Orge'de yaşıyorum, Paris varoşlarında küçük bir kasaba.

Tom en Maria stonden vlak buiten de deur tegen elkaar te fluisteren.

Tom ve Mary kapının hemen dışında duruyorlardı, birbirlerine fısıldıyorlardı.

Sami voert meestal de isha uit vlak voordat ze naar bed gaat.

Sami yatsı namazını genellikle yatmadan hemen önce kılar.

Vlak voor ze in winterslaap gaan, gaan deze zwarte beren de stad in.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Gelukkig was er een Armaniwinkel vlak bij het steegje waar Dima had geslapen.

Neyse ki, tam Dima'nın uyuduğu sokağın dışında bir Armani mağazası vardı.

President Lincoln werd vermoord met een schot in het hoofd, vlak achter het linkeroor.

Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.

Die bal vloog ver genoeg om over de bomen te gaan en te landen vlak voor de green.

Bu top ağaçların üzerinden geçip yeşilin önündeki topraklara yetecek kadar uçtu.