Translation of "Lachen" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Lachen" in a sentence and their turkish translations:

- Je zal lachen.
- Je zult lachen.
- U zal lachen.
- U zult lachen.
- Jullie zullen lachen.

- Güleceksin.
- Güleceksiniz.

Ik hoor lachen.

Gülme duyuyorum.

Stop met lachen!

- Gülmeyi bırak!
- Gülmeyi kes!

Lachen is besmettelijk.

Kahkaha bulaşıcıdır.

U zal lachen.

- Güleceksin.
- Güleceksiniz.

Waarom lachen ze?

Onlar niçin gülüyorlar?

Je gaat lachen.

Güleceksin.

- Glimlachen!
- Lachen!
- Glimlachen.

Gülümse.

Waarom lachen jullie?

Neden hepiniz gülüyorsunuz?

Lachen is gezond!

Gülmek sağlıklıdır!

- Tom doet me lachen.
- Tom maakt me aan het lachen.

- Tom beni güldürüyor.
- Tom beni güldürür.

Laat me niet lachen.

Beni güldürme.

Tom begon te lachen.

Tom gülmeye başladı.

Ik stopte met lachen.

Gülmeyi bıraktım.

Iedereen begon te lachen.

- Herkes gülmeye başladı.
- Herkes kahkaha atmaya başladı.

Beiden begonnen te lachen.

- İkisi de gülmeye başladı.
- İkisi de kahkaha atmaya başladı.

- Ik heb je nooit zien lachen.
- Ik heb u nooit zien lachen.

Asla güldüğünü görmedim.

Je kan naar iemand lachen,

Birine gülüyor olabilirsiniz,

De meisjes begonnen te lachen.

Kızlar gülmeye başladılar.

Ik zou niet moeten lachen.

Gülüyor olmamalıyım.

Ik trachtte niet te lachen.

Ben gülmemeye çalıştım.

Zijn verhaal deed ons lachen.

Onun hikayesi bizi güldürdü.

Hij barstte in lachen uit.

O, gülmekten kırıldı.

Lachen is de beste medicijn.

- Kahkaha en iyi ilaçtır.
- Gülmek en iyi ilaçtır!

Tom barstte in lachen uit.

Tom kahkaha attı.

Tom begon ook te lachen.

Tom da gülmeye başladı.

- Tom kon niet stoppen met lachen.
- Tom heeft niet kunnen stoppen met lachen.

Tom gülmeden edemedi.

Hij ging van spelen en lachen

Oynama ve gülüşmeler,

De helft begon meteen te lachen

Yarısı hemen gülmeye başladı,

Dat bracht me aan het lachen.

O beni güldürdü.

Hij eerlijk? Laat me niet lachen!

O dürüst mü? Beni güldürme!

Ze begonnen allemaal tegelijkertijd te lachen.

Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.

Ik bracht Tom aan het lachen.

Tom'u güldürdüm.

Waarom was Tom aan het lachen?

Tom neden gülüyordu?

En toen begon iedereen te lachen.

Ve sonra herkes gülmeye başladı.

Dat zegt ge om te lachen!

Şaka yapıyor olmalısın!

Met wie ben je aan het lachen?

Kime gülüyorsun?

- Tom lacht.
- Tom is aan het lachen.

Tom gülüyor.

- Ik lachte.
- Ik was aan het lachen.

Ben gülüyordum.

Hij bracht de kinderen aan het lachen.

O, çocukları güldürdü.

Wat er ook gebeurt, altijd blijven lachen.

Ne olursa olsun sadece gülümsemeye devam et.

- Iedereen lacht.
- Iedereen is aan het lachen.

Herkes gülüyor.

Hij deed ons lachen met zijn mopjes.

Esprileriyle bizi güldürdü.

Tom maakt me altijd aan het lachen.

Tom daima beni güldürür.

Ik vind je manier van lachen leuk.

Senin gülme şeklini seviyorum.

Ik wilde ze niet aan het lachen maken.

Onları güldürmek istemedim.

Het is onbeleefd om met anderen te lachen.

Diğerlerine gülmek kabalıktır.

- Wat lach je nou?
- Waar lachen jullie om?

Neye gülüyorsun?

Het is niet iets om over te lachen.

Gülünecek bir konu değil.

Ze lachen bij de aanblik van de chimpansees.

Şempazelerin görünümüyle dalga geçtiler.

Ik vraag me af wat hen doet lachen.

Onların ne hakkında güldüklerini merak ediyorum.

Tom heeft je aan het lachen gebracht, nietwaar?

Tom seni güldürdü, değil mi?

De mens is het enige dier dat kan lachen.

İnsan gülebilen tek hayvandır.

Tom heeft een grappige manier om te lachen, niet?

Tom'un komik bir gülmesi var, değil mi?

- Waarom lacht iedereen?
- Waarom is iedereen aan het lachen?

Neden herkes gülüyor?

Toen hij de grap hoorde, barstte hij in lachen uit.

O, fıkrayı duyunca kahkahaya boğuldu.

Ik vraag me af waarom Tom aan het lachen is.

Tom'un ne hakkında güldüğünü merak ediyorum.

Een Fransman bijvoorbeeld kan misschien moeilijk lachen om een Russische grap.

Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.

Ik kon het niet helpen te lachen toen ik hem zag.

Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.

Het was zo grappig dat ik vergeten ben om te lachen.

O kadar komikti ki, gülmeyi unuttum.

En alle klanten draaien nu jouw kant op en kijken en lachen.

tüm müşteriler dönüp size bakıyor ve gülüyorlar.

Maar even serieus, om aflevering 21 moest ik zowat huilen van het lachen.

Ama cidden, ben gülerken bölüm 21 neredeyse beni ağlatıyordu.

- Ik zei dat alleen maar om te lachen.
- Het was maar een grapje.

- O sadece bir şakaydı.
- Sadece bir şakaydı.

- Ze barstte in tranen uit.
- Hij barstte in lachen uit.
- Hij brak in tranen uit.

Gözyaşlarına boğuldu.

- Ik zei dat alleen maar om te lachen.
- Ik maakte maar een grapje.
- Ik bedoelde het maar als een grapje.

- Sadece şaka yapıyordum.
- Ben sadece şaka yapıyordum.

Ik ben elke dag zo druk bezig met huilen en lachen dat ik geen tijd meer over heb om te leren.

Her gün kahkaha atmakla ve ağlamakla çok meşgulüm bu yüzden ders çalışmak için zamanım yok.