Translation of "‫يصعب" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "‫يصعب" in a sentence and their turkish translations:

وأعتقد أنه يصعب الجزم

ve şundan emin olmak çok zor ki,

بمثابة شيء يصعب اهماله.

görmezden gelmek zordur.

يصعب الجمع بين الأمرين.

Bunları bağdaştırmak zor.

يصعب عليّ تصديق ذلك.

- İnanması güç geldi.
- Ona inanmayı zor buluyorum.

‫يصعب العثور على الليل المظلم والهادئ.‬

...gecenin karanlığıyla sessizliğine erişmek daha da zorlaşıyor.

لذلك يصعب أن نفهم "غرفة السيناتورات"

O yüzden anlatmak kolay değil... SENATO

يصعب علي أن أقرر أيها سأشتري.

Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum.

‫لذا يصعب عليها رؤية الخطر المقبل عليها.‬

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

‫والجراء منتبهة،‬ ‫يصعب التسلل من دون ملاحظة.‬

...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.

‫لكن يصعب الصيد في حقل مفتوح كهذا.‬

Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.

أحيانا، يصعب التفريق بين الحقيقة و الخيال.

Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.

يصعب عليّ جدا أن أفهم هذا الكتاب.

Bu kitap benim anlamam için çok zor.

‫والجروف شديدة الانحدار ‬ ‫التي يصعب تسلقها لعدم استقرارها.‬

Ve tırmanmanın mümkün olmadığı dik kayalıklar da var.

بالتالي، يصعب عليهن إدراك القدرات القيادية التي يمتلكنها.

Dolayısıyla liderlik kapasitelerinin olduğunu fark etmeleri çok zor.

‫إلى نساء يصعب إرضاؤهن ‬ ‫وحادّي الطباع ومتذمّرات بشعات.‬

beklentisi yüksek kadınlar ve tiz, çirkin dırdırcılar oluyoruz.

يصعب علي أن أعبر عن ما أريد بكلمات.

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

لأنني خبير في إحدى المشاكل التي يصعب عليهم حلها:

çünkü ben onlara çözülmesi imkansız görünen bir problemin uzmanıyım:

‫لكن يصعب التحرك‬ ‫وسط هذه الكثبان الرملية الشاسعة في الظلام.‬

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

- يصعب علي قراءة هذا الكتاب.
- بالنسبة لي، هذا الكتاب صعب القراءة.

Bu kitap benim okumam için zor.