Examples of using "عليّ" in a sentence and their turkish translations:
Ben onu bulmak zorundayım.
- Ben ödeyeceğim.
- Hesap bana ait.
Onun tarafından gülündüm.
Onlar bana yalan söyledi.
Saklanmalıyım.
Yatmaya gitmek zorundayım.
Herkes bana güldü.
O bana ateş etti.
Çalışmak zorundayım.
Bana güvenebilirsiniz.
Ona yardım etmeliyim.
Başlamalıyım.
Ben bayıldım.
Tom'u uyandırmalıyım.
O bana deli oluyor.
O benim önümü kesti.
Ben ölüme mahkum edildim.
- Uyumam lazım.
- Ben yatmaya gitmeliyim.
- Yatmak zorundayım.
- Yatmaya gitmek zorundayım.
- Uyumam lazım.
Almam gereken bir karar vardı.
ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,
Şunu da bilmeliydim ki
- İnanması güç geldi.
- Ona inanmayı zor buluyorum.
Ne getirmem gerekir?
Tom'u aramalıyım.
Bu proglamam gereken bir şey olurdu.
Ben test için çalışmalıyım.
Ne yapmalıyım?
Bu ayakkabılar benim için çok büyük.
Uyumam lazım.
Denemek zorunda kaldım.
Yakalanmayacağım.
Japonca çalışmak zorundayım.
Bana telefon etmene gerek yok.
İlaç almak zorundayım.
Bu Tişört benim için çok küçük.
Kocama söylemek zorundayım.
- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapmak zorundayım?
yavaşça uzaklaşmamı söyledi.
Ama ona karşı olan hislerim üstün geldi.
Ama nefes almak zorundaydım.
Camiye gitmek zorundayım.
Onu yememeliydim.
Görevimi yaptım.
Saatimi tamir ettirmeliyim.
Bir şey yapmak zorunda değildim.
Kaç kere bunu tekrarlamak gerekiyor?
Kimse bana ateş etmeyecek.
Geri adım atmak zorundaydım.
"Siz laftan anlamıyor musunuz? O koltuk benim!"
yeni gerçekliğimi kabullenmek zorundaydım.
Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
Benim hakkımda endişe etmeyin.
Kitabı Cumartesiden önce geri vermek zorundayım.
Bunu yıllar önce yapmalıydım.
Evde yapacak bazı şeylerim var.
"Beni affet." "Affedecek neyim var?"
Ne yapmalıyım?
o da bu ilişkinin sadece bana bağlı olmadığı.
ve ailemi korumak için eksta önlemler almam gerekti.
Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.
ve o anda pars üstüme atladı ve beni yere yıktı.
Hesabı ben ödeyeceğim.
Bu kitap benim anlamam için çok zor.
Bunu aylar önce yapmalıydım.
Oda o kadar duman doluydu ki zorlukla nefes alabildim.
Şimdi gitmek zorunda olduğumu anlamak zorundasın.
kendi çarpık erkeklik algımı kurmak zorundaydım.
Ben bir tane almalıyım.
Mario bana yalan söylediğinden beri artık onunla konuşmuyorum.
Pazar günü bir sınava girmek zorunda olduğuma inanamıyorum!
sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,
Keşke bunu sana söylemek zorunda olmasam, fakat...
Dirseğim çok acıyor. Sanırım hastaneye gitmek zorundayım.
Bunu deneyimleyen sadece ben ve arkadaşlarım değil.
- Ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne yapılacağını bilmiyorum.
Gerçekliğe aşık olduğum o an bilmeliydim ki
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
Artık kayıtlı olduğuma göre ne yapmam gerekiyor?
Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.