Translation of "‫لن" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "‫لن" in a sentence and their turkish translations:

- لن أخسر!
- لن أُهزم!

Kaybetmeyeceğim!

- لن يوظفك أحد.
- لن يوظفكم أحد.
- لن يوظفكن أحد.

Kimse seni işe almayacak.

- لن يسيء لك أحد.
- لن يسيء لكما أحد.
- لن يسيء لكم أحد.
- لن يصبك أحد بالأذى.
- لن يصبكما أحد بالأذى.
- لن يصبكم أحد بالأذى.
- لن يصبكن أحد بالأذى.
- لن يسيء لكن أحد.

Seni hiç kimse incitemez.

- لن يحدث ذلك.
- لن يحصُلَ ذلِك.

O olmayacak.

لن أستسلم.

Vazgeçmeyecektim.

لن يذوب

erimeyecektir,

لن ازعجك

sizi üzecek değilim

لن أبيعه.

Ben onu satmayacağım.

لن أعود.

Ben geri gidiyorum.

لن تنجح.

Aklına eseni yapmayacaksın.

لن يذهب.

O, gitmeyecek.

لن يؤلم.

O zarar vermez.

لن نفوز.

Biz kazanmayacağız.

لن نخسر.

- Biz kaybetmeyeceğiz.
- Mağlup olmayacağız.

لن اتحرك.

- Hareket etmeyeceğim.
- Taşınmayacağım.

لن أؤذيك.

Sana zarar vermeyeceğim.

لن ننساهم.

Onları unutmayacağız.

لن أكون سعيدًا، لكن لن أقتل نفسي.

Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.

- لن ينتهي ذلك أبداً.
- هذا لن ينتهي أبدا.

- Bu sonuna kadar asla gitmez.
- Bu asla bitmeyecek.

- يقال أنه لن يعود.
- يقولون بأنه لن يرجع.

Onun asla dönmeyeceğini söylüyorlar.

لن ترون صورته.

Fotoğrafını göremezsiniz.

بالتالي لن نحصل

istediğimiz istikrarlı mutluluğa

لن يفعل أحد.

hiç kimse inanmaz.

لن نعلم أبدا.

Hiçbir zaman bilemeyeceğiz,

لن يتغير شيء،

hiçbir şey değişmeyecek.

فالطيرُ لن يطير."

kuş uçamaz."

لن تحسب ، ولكن

yansak da sayılmazdı ama

لكنهم لن يصلوا

fakat ulaşamayacaklar

هنا لن تجده

İşte onu bulamayacaksın

هذا لن ينجح.

Bu işe yaramayacak.

لن يعمل الراديو.

Radyo çalışmaz.

لن ينجح ذلك.

- O işe yaramaz.
- O çalışmayacak.

لن أفعلها ثانيةً.

Onu bir daha yapmayacağım.

لن ينجح هذا.

- O çalışmaz.
- O işe yaramaz.

لن أفعلها مجدداً.

Bunu asla tekrar yapmayacağım.

لن يوقفني أحد.

Beni kimse durduramaz.

لن يعرف أحد.

- Hiç kimse bilmeyecek.
- Kimse bilmeyecek.

لن يصلح ذلك!

O işe yaramaz.

لن تكون وحيدا.

Kendi başına olmayacaksın.

لن يأتي أحد.

Kimse gelmiyor.

لن أسامحك أبدا.

- Seni asla affetmeyeceğim.
- Seni hiç affetmeyeceğim.

لن أخونك أبدًا!

Asla sana ihanet etmeyeceğim.

لن تنس ذلك.

O bunu unutmayacak.

لن نفعل ذلك.

Biz onu yapmayacağız.

هم لن يتدخلوا.

Onlar müdahale etmeyecek.

لن أنساهم أبدا.

Onları asla unutmayacağım.

لن أنسها أبدا.

Onu asla unutmayacağım.

لن ينساها أحد.

Hiç kimse onu asla unutmayacak.

لن ننساهم أبدا.

Biz onları asla hiç unutmayacağız.

لن أنساه أبدا.

Onu asla hiç unutmayacağım.

لن ادفع له.

Onun için ödemeyeceğim.

لن أطهو له.

Ben onun için yemek yapmayacağım.

لن يفاجئني ذلك.

- O beni şaşırtmazdı.
- Bu beni şaşırtmazdı.

لن يفوز توم.

Tom kazanmayacak.

لن أنساك أبداً.

Seni asla unutmayacağım.

لن يساعدك ذلك.

Şu sana yardım etmeyecek.

لن يتركك مرضاك.

Hastalarınız sizi terk etmeyecek.

لن يمسّني أحد.

Kimse bana dokunmak istemeyecektir.

لن أغفر لليلى.

Leyla'yı affetmeyeceğim.

لن تموت هنا.

Burada ölmeyeceksin.

- لن يحل الشجار شيئاً.
- لن يحل القتال أي شيء.

Dövüş hiçbir şeyi halletmez.

- لن يعجبك ما سأقول.
- لن يروق لك ما سأقول.

Söyleyeceklerim hoşuna gitmeyecek.

- أنتَ لن تبتعد هذه المرة.
- أنتِ لن تبتعدي هذة المرة.

Bu kez kaçmayacaksın!

- لن تصدّق ما قالته لي!
- لن تصدّقي ما قالته لي!

Onun bana ne söylediğine inanmayacaksın!

‫تذكر، لن نستسلم قط!‬

Unutmayın, asla pes etmeyin!

لن يساعد إقحامها بقوة.

tıkıştırmak işe yaramayacak.

لن تتغير وجهة نظرك --

o zaman bakış açınız değişmez --

لن يضطر للانتظار طويلاً...

Çok fazla beklemek zorunda kalmayacak...

‫لن يكون ذلك سهلًا.‬

Kolay olmayacak.

لن يكون ذلك كافيًا.

Bu yeterli olmayacak.

لن يتغير الأمر أبداً

düzen hiç mi değişmeyecek

لا يزالون لن يستبعدونا

yine de bizi dışlamazlardı yahu

لن تكون هناك مشكلة

hiçbir sıkıntı olmayacaktı

لن أعلن عن Zoom

Zoom un reklamını yapacak değilim

لكنها لن تبقى معك

Ama sende kalmayacak işte

لن يكون صداعنا الألم

başımız ağrıyacak canım

- لن يتحملوا التفكير فيه".

- düşünmeye tahammülü yok'.

لن ننسى أبدا لطفك.

Arkadaşlığını asla unutmayacağız.

لن أتفاجئ مهما يحدثُ.

Ne olursa olsun, şaşırmayacağım.

لن يأتي أليس كذلك؟

O gelmeyecek, değil mi?

لن يتخلى عنك توم.

Tom, gitmene izin vermeyecektir.

لن تتأخر، أليس كذلك؟

Geç kalmayacaksın, değil mi?

لن أتمنى هذا لأحد.

Bunu kimseye dilemezdim.

لن أنس ألمانيا أبدا.

Almanya'yı asla unutmayacağım.

لن أنس مراسلة أمّي.

Anneme yazmayı unutmayacağım.

لن أنس هذا أبدا.

Bunu asla unutmayacağım.

أنا لن أخبر توم.

Tom'a söylemeyeceğim.

لن نحمي توم للأبد.

Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz.

لن أضرب امرأة أبدا.

Asla bir kadına vurmadım.

لن نذهب إن أمطرت.

Yağmur yağmış olsa gitmeyiz.

لم لن تأتِ معنا؟

Niçin bizimle birlikte gelmiyorsun?

لن يُغَيِّرَ ذلك شيئًا.

- Bir şeyi değiştirmeyecek.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- O bir şey değiştirmeyecek.

يبدو كأنهم لن يغادروا.

- Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- Gitmeyecekler gibi geliyor.

لن يغير التذمر شيئاً.

Şikâyet bir şey değiştirmez.

لن أردّ على الأسئلة.

Sorulara cevap vermeyeceğim.

لن أدع توما يذهب.

- Tom'un gitmesine izin vermiyorum.
- Tom'un gitmesine izin vermeyeceğim.

لن تكون بتلك السهولة.

O kadar kolay olmayacak.

هو لن يكونَ مُسْتَعدّاً.

Hazır olmayacak.