Examples of using "لن" in a sentence and their turkish translations:
Kaybetmeyeceğim!
Kimse seni işe almayacak.
Seni hiç kimse incitemez.
O olmayacak.
Vazgeçmeyecektim.
erimeyecektir,
sizi üzecek değilim
Ben onu satmayacağım.
Ben geri gidiyorum.
Aklına eseni yapmayacaksın.
O, gitmeyecek.
O zarar vermez.
Biz kazanmayacağız.
- Biz kaybetmeyeceğiz.
- Mağlup olmayacağız.
- Hareket etmeyeceğim.
- Taşınmayacağım.
Sana zarar vermeyeceğim.
Onları unutmayacağız.
Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.
- Bu sonuna kadar asla gitmez.
- Bu asla bitmeyecek.
Onun asla dönmeyeceğini söylüyorlar.
Fotoğrafını göremezsiniz.
istediğimiz istikrarlı mutluluğa
hiç kimse inanmaz.
Hiçbir zaman bilemeyeceğiz,
hiçbir şey değişmeyecek.
kuş uçamaz."
yansak da sayılmazdı ama
fakat ulaşamayacaklar
İşte onu bulamayacaksın
Bu işe yaramayacak.
Radyo çalışmaz.
- O işe yaramaz.
- O çalışmayacak.
Onu bir daha yapmayacağım.
- O çalışmaz.
- O işe yaramaz.
Bunu asla tekrar yapmayacağım.
Beni kimse durduramaz.
- Hiç kimse bilmeyecek.
- Kimse bilmeyecek.
O işe yaramaz.
Kendi başına olmayacaksın.
Kimse gelmiyor.
- Seni asla affetmeyeceğim.
- Seni hiç affetmeyeceğim.
Asla sana ihanet etmeyeceğim.
O bunu unutmayacak.
Biz onu yapmayacağız.
Onlar müdahale etmeyecek.
Onları asla unutmayacağım.
Onu asla unutmayacağım.
Hiç kimse onu asla unutmayacak.
Biz onları asla hiç unutmayacağız.
Onu asla hiç unutmayacağım.
Onun için ödemeyeceğim.
Ben onun için yemek yapmayacağım.
- O beni şaşırtmazdı.
- Bu beni şaşırtmazdı.
Tom kazanmayacak.
Seni asla unutmayacağım.
Şu sana yardım etmeyecek.
Hastalarınız sizi terk etmeyecek.
Kimse bana dokunmak istemeyecektir.
Leyla'yı affetmeyeceğim.
Burada ölmeyeceksin.
Dövüş hiçbir şeyi halletmez.
Söyleyeceklerim hoşuna gitmeyecek.
Bu kez kaçmayacaksın!
Onun bana ne söylediğine inanmayacaksın!
Unutmayın, asla pes etmeyin!
tıkıştırmak işe yaramayacak.
o zaman bakış açınız değişmez --
Çok fazla beklemek zorunda kalmayacak...
Kolay olmayacak.
Bu yeterli olmayacak.
düzen hiç mi değişmeyecek
yine de bizi dışlamazlardı yahu
hiçbir sıkıntı olmayacaktı
Zoom un reklamını yapacak değilim
Ama sende kalmayacak işte
başımız ağrıyacak canım
- düşünmeye tahammülü yok'.
Arkadaşlığını asla unutmayacağız.
Ne olursa olsun, şaşırmayacağım.
O gelmeyecek, değil mi?
Tom, gitmene izin vermeyecektir.
Geç kalmayacaksın, değil mi?
Bunu kimseye dilemezdim.
Almanya'yı asla unutmayacağım.
Anneme yazmayı unutmayacağım.
Bunu asla unutmayacağım.
Tom'a söylemeyeceğim.
Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz.
Asla bir kadına vurmadım.
Yağmur yağmış olsa gitmeyiz.
Niçin bizimle birlikte gelmiyorsun?
- Bir şeyi değiştirmeyecek.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- O bir şey değiştirmeyecek.
- Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
- Gitmeyecekler gibi geliyor.
Şikâyet bir şey değiştirmez.
Sorulara cevap vermeyeceğim.
- Tom'un gitmesine izin vermiyorum.
- Tom'un gitmesine izin vermeyeceğim.
O kadar kolay olmayacak.
Hazır olmayacak.