Translation of "‫حل" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "‫حل" in a sentence and their turkish translations:

حل المشاكل.

yapısı bu.

حل الربيع.

Bahar geldi.

حل الليل.

Geceydi.

هذا حل بسيط.

Bu basit bir çözüm.

حل المشكلة بسهولة.

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.
- Sorunu kolaylıkla halletti.
- Problemi kolaylıkla halletti.

لا حل لدي.

Benim bir çözümüm yok.

- هل استطعت حل المشكلة؟
- هل كان بإستطاعتك حل المشكلة؟

Sorunu halledebildin mi?

لا يوجد حل سحري.

Sihirli bir çözüm yok.

لا يمكنني حل المناقضة،

Zıtlıkları uzlaştıramam

ليس بينها حل مثالي،

Hiçbiri kusursuz değil,

لحسن الحظ، هناك حل

Neyse ki, toprak bozunması ve iklim değişikliği olan

نجحوا في حل المشكلة.

Sorunu çözmeyi başardılar.

تركوا المشكلة بدون حل.

Onlar sorunu çözümsüz bıraktılar.

هل استطعت حل المشكلة؟

Sorunu çözebildiniz mi?

في النهاية حل الخلاف.

Tartışma sonunda halledildi.

كل مشكل لديه حل.

- Her problemin bir çözümü vardır.
- Her sorunun bir çözümü vardır.

لكن لحسن الحظ، هناك حل.

Fakat, şükürler olsun ki bir çözüm var.

ليس من السهل حل المشكلة.

Sorunu çözmek kolay değildir.

هل تساعدني في حل واجبي؟

Ev ödevimde bana yardım eder misin?

من الصعب حل هذه المشكلة.

Bu sorun benim çözemeyeceğim kadar çok zor.

ساعدني أبي في حل واجبي.

Babam ev ödevimde bana yardım etti.

هذا حل عبقري لأنه جذب الناس

Bu mükemmel bir çözümdü çünkü Londra'da yaşayıp şehri çok iyi bilen

ولكننا كنا الأفضل في حل المشاكل.

Ama problem çözmede en iyilerdi.

‫لكن الوقت ينفد لإيجاد حل للصراع،‬

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

وكان على النساء حل هذا النّزاع.

ve kadınlar bunu ortadan kaldıranlardı.

‫لديهم قدرة أفضل على حل المشاكل،‬

daha iyi problem çözücüler,

ثم نحتاج إلى إيجاد حل لهذا

O zaman buna bir çözüm yolu bulmamız lazım

أنها تتقدم ببطء عن طريق حل.

yine yavaş yavaş çözülerek ilerliyorlar.

والمساعدة على حل مشكلة تغير المناخ.

olacak toprakla sonuçlanır.

ولا يتعين علينا حل هذه الأمور.

Ve bunları ayırmak zorunda değiliz.

أي طالب بإمكانه حل هذه المسألة.

Herhangi bir öğrenci bu problemi çözebilir.

من فضلك ساعدني في حل واجبي.

Lütfen ev ödevimde bana yardımcı ol.

لم يكن من السهل حل هذه المشكلة

Bu problemi çözmek kolay değildi.

ليس عندي الوقت لأساعدك في حل واجبك

Ev ödevine yardımcı olmak için zamanım yok.

لا فائدة من محاولة حل هذه المسألة.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

اكتشف، اخلق مهارات، حل أكبر القضايا المستعصية

Keşfedin, beceri kazanın büyük acil problemleri çözün.

يمكنهم تذكيرنا إذا اخفقنا في حل المشكلات المجتمعية،

Sosyal meseleleri çözemediğimizde bize hatırlatmalarda bulunabilirler.

ما حل بعمي لم يكن خطأ جدي وجدتي.

Amcamın başına gelen şey dedemin ve ninemin suçu değildi.

‫حل منتصف الليل...‬ ‫على شبه جزيرة "يوكاتان" المكسيكية.‬

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

سر الملائكة في الفسيفساء لا يزال دون حل

mozaiklerde bulunan meleklerin sırrı hala çözülemedi

دعونا نحاول حل اللغز بدءًا من هذه الأسئلة.

önce bu sorulardan başlayarak gizemi çözmeye çalışalım

لكن لابد من إيجاد حل لهذا، بكل تأكيد.

bunun muhakkak ama muhakkak bir çözümü olmalı.

حل الأزمة على الجسور - حتى أُجبر الفرنسيون على الانسحاب.

Fransızlar geri çekilmeye zorlanana kadar köprülerdeki krizi çözmeye çalışmakla sınırlıydı .

اليوم، يحاول ثمانية خبراء حل هذه المشكلة ولا يمكن حلها.

Bugün sekiz tane uzman bu olayı çözmeye çalışır ve çözülemez.

لم يكن أحد يعلم بأننا نعمل على حل هذه المشكلة

Bu problem üzerinde çalıştığımızı bilen yoktu

- ساعدني أخي أن أحل واجبي.
- أخي ساعدني في حل واجبي.

- Kardeşim ödevimi yapmamda bana yardım etti
- Kardeşim ödevimde bana yardım etti.
- Erkek kardeşim ev ödevimde bana yardım etti.

إنهم لا يحاولون حقاً حل النزاع بعد ذلك ، فقط قم بإدارته.

Çatışmayı gerçekten çözmeye çalışmıyorlar. Artık sadece yönetin.

لكنني لم أعد أفكر بشأن قدرة المدارس على حل مثل هذه الأمور.

ama artık bu sorunu çözmede okulların yeterliklerini sorgulamıyorum.

ولكن هناك في ذلك اليوم تم حل هذا الحدث بين عشية وضحاها.

Ama o gün o olay orada bir gecede çözüldü.

آمل أن يصل هذا الفيديو إلى الأشخاص المصرح لهم وأن يكون هناك حل.

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

حتى اليوم لا يمكن حل تلك الحادثة، على الرغم من وجود خبير تواصل إجتماعي،

Bugün olsa sosyal medya uzmanı, halkla ilişkiler uzmanı,

أراد فون براون حل هذه المشكلة عن طريق إطلاق المركبة الفضائية في أجزاء على متن

daha küçük roketlere fırlatıp Dünya'nın çevresinde yörüngeye yerleştirerek bu sorunu çözmek istedi

في وقت لاحق من عام 1809 ، حل سولت محل المارشال جوردان كمستشار عسكري كبير للملك جوزيف ،

Daha sonra 1809'da Soult, Kral Joseph'in baş askeri danışmanı olarak Mareşal Jourdan'ın yerini aldı

- قال توم بأنه لا يعرف كيف يحل المشكلة
- قال توم أنه لا يعرف كيفية حل المشكلة

Tom sorunu nasıl çözeceğini bilmediğini söyledi.