Translation of "وجبة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "وجبة" in a sentence and their turkish translations:

بل لأكل وجبة الغداء.

öğle yemeği alabilmek içindi.

أعدت لنا وجبة رائعة.

O bize harika bir yemek pişirdi.

‫هذا يعني...‬ ‫وجبة جيدة ومغذية.‬

Bu çok iyi ve besleyici bir yemek.

‫تم اجتذاب وجبة محتملة أخرى.‬

Başka bir potansiyel yemek tuzağa çekiliyor.

‫تناولت أيضاً وجبة خفيفة‬ ‫أثناء الطريق.‬

Yolda küçük bir atıştırmalık bile yedim.

‫ترشد بقية أفراد الأسرة إلى وجبة.‬

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

‫حجمها كقطة منزلية،‬ ‫ستكون وجبة جيدة.‬

Ev kedisi büyüklüğündeki dişi kolugo doyurucu bir yemek olacaktır.

وصنع له الفنيين المذهلين لدي وجبة صنداي:

Muhteşem teknisyenlerimiz ona meyveli dondurma hazırladı:

‫بل أنني تناولت وجبة خفيفة في طريقي كذلك.‬

Yolda küçük bir atıştırmalık bile yedim.

‫إذن، أي وجبة خفيفة ترى‬ ‫أنها ستمنحنا بعض الطاقة؟‬

peki sizce hangi atıştırmalık bize güç verir?

أن هناك وجبة بداخلها قبل أن تنغلق مصيدة الذباب.

içinde bir yem olduğundan tam olarak emin olmak ister.

عادة، ليس عندي وقت كاف لتناول وجبة غداء كبيرة

Genellikle büyük bir öğle yemeği yemek için zamanım yok.

كنّا نتناول وجبة الطعام الصيني ونعبر عن ظُلم كل هذا،

Çin yemeği yiyor ve bu adaletsizlik hakkında konuşuyorduk,

‫إن لم يُصب في نغمته،‬ ‫فسيكون وجبة لها لا شريكًا.‬

Eğer işi düzgün kotaramazsa eş değil, aş olur.

‫لن ترغب في أن تكون قد تناولت ‬ ‫وجبة غداء دسمة وأنت تهبط هذا.‬

Buradan inmeden önce sıkı bir öğle yemeği yemiş olmak istemezsiniz.

‫حسناً، نريد أن نفكر كيف‬ ‫يمكننا استخدام جزء من هذه الجثة‬ ‫للحصول على وجبة أفضل.‬

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.