Translation of "منتصف" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "منتصف" in a sentence and their turkish translations:

في منتصف القرن العشرين,

20. yüzyılın ortasında ulaşabildi,

أكلت عند منتصف النهار.

Öğle yemeğini yedim.

‫مثالية لشم وجبات منتصف الليل.‬

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

" اسحاق، في منتصف ذلك الجزء،

"Itzhak, orta bölümde,

لكن، في منتصف العشرينات من عمري،

Ancak yirmili yaşlarımın ortasında,

الأمر أشبه باستيقاظك في منتصف الليل

Gece yarısı uyandığınızda

‫بحلول منتصف الليل، يشعر الجميع بالبرد.‬

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‫لكن في منتصف الصيف، الليالي قصيرة.‬

Ama yazın ortasında geceler kısa olur.

وصلنا إلى لندن عند منتصف الليل.

Biz gece yarısı Londra'ya vardık.

وقفت سيارة متعطلة في منتصف الطريق.

Arızalı bir araba yolun ortasında duruyordu.

بحلول منتصف شهر ديسمبر، وحد القنصلان قواهما

Aralık ayının ortalarında, iki Konsül daha kuvvetlere katılıyor.

‫خصوصًا في العشب الطويل.‬ ‫قطعت منتصف الطريق.‬

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

قد ازداد بشكل كبير منذ منتصف التسعينات.

ortalarından itibaren çarpıcı bir şekilde arttığını görebilirsiniz.

عاد توم إلى المنزل بعد منتصف الليل.

Tom gece yarısından sonra eve geldi.

ولكن عندها، وبحدود العمر 40، قرب منتصف العمر،

Ama, 40'lı yaşlarda, neredeyse yolun yarısında,

يبدأ بالتلاشي في منتصف العمر، أثناء انقطاع الطمث،

orta yaşlarda azalmaya başlıyor ve menopoz boyunca azalıyor,

‫إنه منتصف الليل‬ ‫في الحيد المرجاني العظيم الأسترالي.‬

Avustralya'nın Büyük Set Resifi'nde gecenin bir yarısı.

‫حل منتصف الليل...‬ ‫على شبه جزيرة "يوكاتان" المكسيكية.‬

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

فجأة يمكنك أن تجد نفسك في منتصف الفصل

bir anda kendinizi dersin ortasında bulabiliyorsunuz

في اليابان، تنزل أمطار ليست بالقليلة خلال موسمنا الماطر الذي يمتد من منتصف يونيو/حزيران إلى منتصف يوليو/تموز.

Japonya'da yağış mevsimi boyunca haziran ayı ortalarından temmuz ortasına kadar sık sık yağmur yağar.

كنت طفلًا في الثامنة من عمري في منتصف التسعينيات.

1990'ların ortasında sekiz yaşında bir çocuktum.

كما لو أن هنالك جداراً مبنياً في منتصف دماغي،

beynimin tam ortasında örülmüş bir duvar var gibiydi.

لدينا حاليًا انتخابات منتصف المدة في الولايات المتحدة الأمريكية.

Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri'nde bir ara seçim yaptık.

‫في منتصف الليل،‬ ‫تكشف الكاميرات منخفضة الإضاءة منظرًا مميزًا.‬

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

كنتُ أقوم بمقاطعتها في منتصف جملتها وأكملُ فكرتها بالنيابة عنها.

ve cümlesini ben tamamlıyordum.

وعندما تُرسم الخطوط بالتساوي ، يكون يسوع في منتصف الصورة مباشرة.

Ve eşit şekilde çizgiler çekildiğinde İsa resmin tam ortasında

‫في منتصف الشتاء، يمكنه النجاة لأسابيع‬ ‫في هذه الحالة المشابهة للموت.‬

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

حتى لو كان لديه رقم هوية ، لا يمكنه الغوص في منتصف الدرس ،

ID numarası olsa dahi böyle lönk diye dersin ortasına dalamıyor

مع ابنتها التي هي في منتصف العمر، والتي تجلسُ في مقعد الركاب،

yanında orta yaşlı kızı var

من المحتمل أن تكون ليلى قد وصلت إلى المنزل قبل منتصف اللّيل.

Leyla eve muhtemelen gece yarısından önce geldi.

هو، يذهب للغابة في منتصف الليل والآن يتصرف وكأنه يخاف من الظلمة.

O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.

في منتصف الليل ، قال هذا السائح المجري : انه الوقت المناسب لزيارة برج ايفل .

Bu Macar turist "Geceyarısı!" der. Eyfel Kulesini ziyaret zamanı.

لكن بمجرد أن كانوا في منتصف الطريق، كشف حنبعل عن فخه وأطلق العنان لفرسانه

Ama nehrin ortasına geldiklerinde Hannibal tuzağını kurdu ve süvarilerini saldı.

بحلول منتصف إلى أواخر أغسطس، توقف العمود الصليبي الرئيسي في أورشوفا، حيث بدأ أسطول الإمداد

Ağustos ortasında, ana haçlı seferi Orsova'da durdu.