Translation of "غالبًا" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "غالبًا" in a sentence and their turkish translations:

غالبًا ما شاركت صفات متشابهة،

genellikle aynı özellikleri paylaştılar,

غالبًا ما يعلق بالأشياء الخطأ.

Sıkça yanlış şeylere takılır.

غالبًا عندما أكون بين عامة الناس،

Dışarıda olduğumda

غالبًا ما يتفاقم مرضنا بسبب المستشفيات.

hastaneler genelde bizi daha hasta yapıyor.

غالبًا ما يطلق عليه "آخر فايكنغ".

Sık sık 'Son Viking' olarak adlandırılır.

غالبًا يُفضل توم عمل الأشياء بنفسه

Tom neredeyse her şeyi kendisi yapmayı seviyor.

ويحصل غالبًا على أعلى درجة في صفه

hep en yüksek notları alan biri gibi görünüyordu.

غالبًا ما نندفع لإعادة صنع هذه الأماكن،

Çoğu kez, acılarını dindirebileceğimizi düşünerek

نتوقّع غالبًا أن يكون الفنان فنانًا مكافحًا.

Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.

‫غالبًا ما أذهب إلى مكان وكرها الرئيسي.‬

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

غالبًا قد أصيبوا بهذه الأمراض إلى حدٍ كبير

hastalıklarla mücadele eden insanlar çoğu zaman bu hastalıklara

‫هذه القردة الكبيرة غالبًا ما تنام‬ ‫في أعشاش ورقية.‬

Genelde bu büyük maymunlar yapraklardan oluşan yuvalarında uyur.

غالبًا، استمعت إلى جمهور من الناس، وهم على النقيض مني،

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

‫في هذا الوقت من العام،‬ ‫غالبًا ما تتغذى على الصنوبر.‬

Yılın bu zamanında genelde çam iğnesiyle beslenirler.

غالبًا ما أخذت قادة الأعداء على حين غرة بحركات جيشه السريعة

O sık sık hızlı hamleler yaparak ve ordusunu cephe boyunca dizerek düşman tarafının komutanlarını savunmasız halde yakalıyordu.

أثناء الحملة ، غالبًا ما كان برتييه والإمبراطور يسافران معًا في المدرب الإمبراطوري ،

Kampanya sırasında Berthier ve İmparator sık ​​sık imparatorluk koçunda durmaksızın çalışarak birlikte seyahat

من يعاني من هذا الاضطراب النفسي، غالبًا ما يعاني أيضًا من اضطرابات نفسية أخرى

Bu zihinsel hastalığa sahip kişiler, kaygı bozukluğu, yeme bozukluğu

أعتقد أنه يعتمد على ذاكرة العائلة ، والأشخاص الذين لا يعرفون القراءة والكتابة غالبًا ما يكون لديهم

Bence bu aile hafızasına dayanıyor ve okuyamayan ve yazamayan insanların çoğu zaman

‫لكنني لم أستطع منع نفسي‬ ‫من التفكير في أنها تلعب مع السمك.‬ ‫نرى اللعب غالبًا بين الحيوانات الاجتماعية.‬

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.