Examples of using "حضور" in a sentence and their turkish translations:
tersi pis olan dev bir yaratık.
Televizyon showlarına, talk showlara katılıyordu
Bu derse katılmak zorundayım.
Tom senin onun partisine katılabileceğini umuyor.
toplantı numarasını bilen bir kişi derse katılıp pornografik içerik veya virüs yazabiliyormuş