Examples of using "حدوث" in a sentence and their turkish translations:
büyük bir felaketten korktular.
- Tom bunun gerçekleşmesini bekliyordu.
- Tom bunun olmasını umdu.
bu olay başıma gelmeden önce,
büyülü bir şeye tanık olmuşsunuz gibi geliyor.
Bir mucizenin olmasını bekliyordum.
Her zaman sorunu tahmin ediyorsun.
Gerçekten de büyüleyici bir an.
"Bunu engellemek için ne yapabilirdim?"
Hayatlarında ilahi müdahaleler ve mucizeler olması için
ve Türkiye'de tsunami ihtimalinin olmayacağını gördük
Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.
okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı
ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.
Çünkü öyle görünüyor ki bence değil.
Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.
Bu şey derime nüfuz ederse su toplamasına neden olabilir. Ellerinizi kanatabilir
ve Rahovo'da binlerce veya yakın tutsağı öldürmeden önce