Examples of using "الضباب" in a sentence and their turkish translations:
Görüş mesafesi ince tabakalı sabah sisiyle zorlaşmış durumda.
Yürüyüş kolu ilerledikçe, hafif bir sis gölü ve vadiyi sarıyor.
Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.
boğulacağı için Venedik şehri haritadan kaybolacağı için durum daha trajik
Ancak tepelerin yukarısında, Hannibal'ın gizlenmiş birlikleri rahatlıkla Roma yürüyüş kolunu görebilmekte.