Translation of "الجيدة" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "الجيدة" in a sentence and their turkish translations:

بعض الأخبار الجيدة،

Size iyi bir haber vereyim,

وإليكم هنا الأخبار الجيدة:

Ama iyi haberler şu ki:

مع القوانين الجيدة والعادات.

iyi yasalar ve gümrüklerle.

‫السمك ملئ بالبروتينات الجيدة والطاقة،‬

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

تتحدث الموسيقى الجيدة عن نفسها.

İyi müzik kendisi için konuşur.

تحدثوا للجيش عن اصطياد الأمور الجيدة.

İyi şeyler avlamak konusunda orduyla konuştular.

لكن الأمور الجيدة لاتبنى في يوم.

ama iyi şeyler bir günde olmaz.

حيث الصحة الجيدة وإيجاد الذات وإنعاش الروح

mükemmel sağlık, gerçek benliğinizi keşfetmek, ruhunuzu diriltmek,

هذا يعني أنني لا أتلقى الأخبار الجيدة.

Ki bu da iyi haberlerin bana uğramadığı anlamına geliyor.

أحبطت طبيعتنا الجيدة عن طريق قوى عديدة،

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

الأخبار الجيدة أن مبادئ العدالة الإجرائية سهلة

İyi haber şu ki usul adaletinin ilkeleri kolay

التربية الجيدة تقلل فقط من الفجوة التعليمية

İyi ebeveynlik, varlık-yokluk arasında

ليست روح الدعابة الجيدة ، إنها روح الدعابة السيئة!

iyi bir mizah anlayışı değil, KÖTÜ bir mizah anlayışı!

لم أرى سيارة بهذا القدم بهذه الحالة الجيدة.

Bu kadar eski bir arabayı böyle iyi bir durumda hiç görmedim.

‫الصبار البرميلي يحتوي بالفعل ‬ ‫على الكثير من السوائل الجيدة.‬

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

تلقى توم كما لا بأس به من الردود الجيدة.

Tom epeyce olumlu tepkiler aldı.

‫وأنها تحتوي على بعض الكربوهيدرات‬ ‫والأنزيمات الطبيعية الجيدة وأنها طيبة.‬

ve biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

‫من الحيل الجيدة كذلك،‬ ‫إن كان لديك زجاجة مياه شفافة،‬

Suyu doldurabileceğiniz temiz ve saydam bir şişenizin olması

ولكننا لانعرف بالضرورة تلك السلوكيات التي تسببت بهذه النتائج الجيدة،

ama bu davranışların güzel sonuçlara neden olacağını veya başka faktörlerin

أعتقد أنني سأقوم بعمل جيد جدا في إنهاء تلك المدرسة الجيدة،

O iyi okulu bitirirken çok iyi bir mesleğimin olacağını düşünüyorum,

‫ولكنك أحسنت عملاً اليوم.‬ ‫اتخذت بعض القرارات الجيدة، أغلبها تحت ضغط.‬

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

"الغنى الحقيقي للشخص هو الأشياء الجيدة التي يفعلها في هذا العالم."

''Bir adamın gerçek hazinesi bu dünyada yaptığı iyi işlerdir''

فالحياة الجيدة التي نرغبُ فيها لن تتساقط علينا مثل المَن من السماء.

Hak ettiğimiz iyi hayat gökten yağmayacak.

‫عادة ما تكون الوسيلة الجيدة ‬ ‫لجعل هذه الرتيلاء تتحرك‬ ‫هي أن تنفخ فيها بخفة.‬

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.