Examples of using "الموسيقى" in a sentence and their turkish translations:
(Müzik sona erer)
[Müzik başlar]
(Müzik sona erer)
- Müziği sever misin?
- Müzik seviyor musunuz?
- Müzik sever misin?
Müzik çalışıyoruz.
Onunla yüksek sesli müzik hakkında konuşacağım.
müzikle aynı şekilde maruz kalmıyor.
Biraz müzik dinleyelim.
Herkes müzik sever.
Ben müzik öğreniyorum.
Erkek kardeşim müzik seviyor.
Müzik evrensel bir dildir.
Müzik uluslararası dildir.
Ben müzikten anlamıyorum.
Müziğin sesini aç!
Müzik duyuyorum.
Biz müzik eşliğinde dans ettik.
Herkes müzik sever mi?
- Betty klasik müziği sever.
- Betty klasik müzik sever.
- Betty klasik müzikten hoşlanır.
Ben de müzik seviyorum.
Müzik dinliyorum.
Müzik kulübündeydim.
Ben klasik müziği sevmiyorum.
Bu garip müzik de ne?
Bu müziği hemen kapat.
Müslümanlar camide müzik çalmaz.
Müzik kendi topluluğuna ait hâldeyken
O müzik her zaman bana seni hatırlattı.
O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.
O ve onun arkadaşları müziği seviyor.
İyi müzik kendisi için konuşur.
Biz müzik dinliyoruz, ya sen?
ekran karanlığa gömülür ve derinden ürkütücü bir müzik gelir.
fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.
O, odasında müzik dinliyordu.
Müzik olmadan, dünya sıkıcı bir yer olurdu.
şimdi de rap müziğin sokak öykülerini kucaklıyor.
müziğin gürültü olduğunu düşünmez.
bu müzik sistemin kendisinden geliyor.
O, bir çocukken müzikte sivrildi.
Müziği başka bir şeyden daha çok seviyor.
Ve bu yolculuğun sonunda da müzik çıktı karşıma.
Radyo ve plaklar müziği arabalarımıza, evlerimize getirdi.
Keşke o, o aptal müziği çalmayı durdursa.
Jason Whitlock, bu kültüre ait olan müziğin, tavrın, tutumun eğitim karşıtı,
müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri
Şimdiye dek, müzik öğrenmek çok kolay gelebilir,
O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.