Translation of "Yapmam" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Yapmam" in a sentence and their spanish translations:

- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, yapmam.

- Yo no haría eso si fuera vos.
- No haría eso si fuera tú.
- Yo recomendaría no hacerlo.

Ne yapmam gerekiyor?

¿Qué se supone que yo haga?

Ben hatalar yapmam.

No cometo errores.

Bunu asla yapmam.

No lo hago nunca.

Yapmam gerekeni yapacağım.

Haré lo que tenga que hacer.

Hiçbir şey yapmam.

No hago nada.

Bunu yapmam önemli.

Es importante que lleve esto a cabo.

Hiç spor yapmam.

Nunca hago nada de ejercicio.

Çok çiş yapmam.

Orino poco.

Ödeme yapmam gerekiyor.

Yo necesito pagar.

Genellikle bunu yapmam.

No suelo hacer esto.

Banyo yapmam lazım.

Tengo que tomar un baño.

Ben makyaj yapmam.

No me maquillo.

Yatağımı yapmam gerek.

Tengo que hacer la cama.

- Asla böyle şeyler yapmam.
- Hiç böyle şeyler yapmam.

Nunca hago esa clase de cosas.

- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, onu yapmam.

- Yo que tú no lo haría.
- Si yo fuera tú no lo haría.
- Yo de ti no lo haría.

- Telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Bir telefon araması yapmam gerekiyor.

Necesito hacer una llamada.

Yerinde olsam, onu yapmam.

Si yo fuera usted, no lo haría.

Ben yapmam gerekeni yapacağım.

Haré lo que tenga que hacer.

Yerinde olsam bunu yapmam.

Yo no haría eso en tu lugar.

Yapmam gereken şeyler var.

- Todavía tengo otras cosas que hacer.
- Todavía tengo otras cosas de las que encargarme.
- Todavía tengo otras cosas de las que ocuparme.

Ben öyle şeyler yapmam.

Yo no hago cosas así.

Bunu kendim yapmam gerekecek.

Tendré que hacerlo yo misma.

Benden bunu yapmam istendi.

Me pidieron que hiciera esto.

Daha ne yapmam lazım?

¿Qué más tengo que hacer?

Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

No sé qué debo hacer.

Yerinde olsam, öyle yapmam.

Yo en tu lugar no lo haría así.

Onunla ne yapmam gerekiyor?

¿Qué hago yo con esto?

Ne şimdi yapmam gerekiyor?

¿Qué se supone que tengo que hacer ahora?

Bunu yapmam gerekiyor muydu?

¿Tenía que hacerlo?

Ben asla hile yapmam.

Nunca hago trampas.

Ne yapmam gerektiğini hatırlamıyorum.

- No recuerdo qué he de hacer.
- No me acuerdo de lo que necesito hacer.

Ben genellikle hata yapmam.

Normalmente no cometo errores.

Onu yarın yapmam lazım.

Tengo que hacer eso mañana.

- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, yapmam.
- Yerinde olsam, öyle yapmam.
- Senin yerinde olsam, onu yapmazdım.

- Yo que tú no lo haría.
- Si yo fuera tú no lo haría.
- Yo de ti no lo haría.
- Yo no haría eso si fuera vos.
- No haría eso si fuera tú.
- Si yo fuera usted, no lo haría.

Bilgisayarımı çalıştıramıyorum. Ne yapmam lazım?

No puedo encender mi computador. ¿Qué se supone que haga?

Onu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.

No sé cómo debería hacerlo.

Biraz daha test yapmam gerekir.

Tendré que realizar algunos ensayos más.

Ne yapmam gerektiğinden emin değilim.

- No estoy seguro de lo que debería hacer.
- No estoy segura de qué debería hacer.

O işi benim yapmam imkansızdır.

Me es imposible hacer ese trabajo.

Yapmam gereken her şeyi yaptım.

- He hecho todo lo que se suponía que hiciera.
- Hice todo lo que se suponía que hiciera.

Yapmam gereken bir şey var.

Hay algo que tengo que hacer.

Sadece bir şey yapmam gerekiyor.

Solo necesito hacer algo.

Bir konuşma yapmam gerekir mi?

¿Debo pronunciar un discurso?

Ne yapmam gerektiğini söyle bana.

Dime qué necesito hacer.

Asla çılgınca bir şey yapmam.

Nunca hago nada loco.

Asla aptalca bir şey yapmam.

Nunca hago nada estúpido.

Yapmam gereken birkaç şeyim var.

Tengo que hacer unas cuantas cosas.

Bunu tek başıma yapmam imkansız.

Es imposible que haga esto solo.

Peşin ödeme yapmam gerekiyor mu?

¿Tengo que pagar por adelantado?

Ve şimdi ne yapmam gerekiyor?

- ¿Y qué debo de hacer ahora?
- ¿Y qué debo hacer ahora?

Yapmam gerektiği kadar egzersiz yapmıyorum.

No hago tanto ejercicio como debería.

Ben her zaman onu yapmam.

No lo hago siempre.

Ben çok iyi yemek yapmam.

No cocino muy bien.

Görünüşe göre onu yapmam gerekirdi.

Parece que debería haberlo hecho yo.

Onu yapmam gerekmiyordu, değil mi?

No hacía falta que lo hiciera, ¿verdad?

Onu yapmam gerekmiyor ama yapacağım.

- No necesito hacerlo, pero lo haré.
- No es necesario que lo haga, pero lo haré.

Onu asla pazartesi günü yapmam.

Nunca lo hago los lunes.

Onu şimdi mi yapmam gerekiyor?

¿Necesito hacerlo ahora?

Bunu yapmam uzun süremi almamalı.

No debería llevarme mucho tiempo hacerlo.

Tom bunu yapmam gerektiğini söylüyor.

Tom dice que yo debería hacer eso.

Tom onu yapmam gerektiğini düşünmüyor.

Tom no cree que yo necesite hacerlo.

- Öyle yapmam imkansız.
- Benim öyle yapmam imkansızdır.
- Öyle yapmak benim için imkansız.

Es imposible para mí hacerlo así.

Ve dedim ki: "Ne yapmam gerek?"

y le pregunté: "¿Qué hago?"

Sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

me di cuenta de que no solo necesitaba hacer algo,

Bir hafta içinde işi yapmam imkansız.

Me es imposible realizar el trabajo en una semana.

Yapmam gereken bir şey var mı?

¿Hay algo que tenga que hacer?

Onu bulursam onunla ne yapmam gerekir?

¿Qué hago con él si lo encuentro?

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmak zorundayım?

¿Qué tengo que hacer?

Yapmam gereken bir sürü şey var.

Hay muchas cosas que tengo que hacer.

Yaptıklarımı yapmam konusunda kendimi kötü hissettirme.

No me hagas sentir mal por hacer lo que hice.

Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.

Necesito hacer una llamada telefónica.

- Asla yatağımı yapmam.
- Asla yatağımı toplamam.

Nunca hago la cama.

Bana yapmam söylenilen her şeyi yaptım.

Hice todo lo que me dijeron que haga.

Yapmam gereken bir ayak işim var.

Tengo que hacer un mandado así que necesito correr.

Yerinde olsam, öyle bir şey yapmam.

Si estuviera en tu lugar, no haría algo así.

Benim biraz daha pratik yapmam gerekir.

Necesito practicar un poco más.

İngilizce bir konuşma yapmam rica edildi.

Me pidieron que diera un discurso en inglés.

Lütfen bana ne yapmam gerektiğini söyle.

Por favor, dime qué tengo que hacer.

- Ben yemek yapmam.
- Ben yemek pişirmem.

Yo no cocino.

Başka ne yapmam gerektiğinden emin değilim.

No estoy seguro de qué más debería hacer.

Tom onu yapmam için beni zorladı.

Tom me forzó a hacerlo.

- Ben makyaj yapmıyorum.
- Ben makyaj yapmam.

No me maquillo.

- Birkaç yere telefon etmem lâzım.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Birkaç arama yapmam lâzım.

Necesito hacer unas llamadas.

"İstediğim şeyin olması için ne yapmam gerekiyor?"

"¿Qué necesito hacer para conseguir lo que quiero?"

Hikayeni doğru farz edelim, ne yapmam gerekir?

Asumiendo que tu historia es cierta, ¿qué debería hacer yo?

Doktor bana diyet yapmam gerektiğini tavsiye etti.

El médico me aconsejó que me pusiera a régimen.

İki kez aynı hatayı yapmam benim aptallığım.

Fue tonto de mi parte haber cometido dos veces el mismo error.

Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.

- Él me ayudó a hacer mis tareas.
- Me ayudó a hacer mis deberes.

Artık kayıtlı olduğuma göre ne yapmam gerekiyor?

¿Cómo opero ahora que estoy registrado?

Lütfen onu nasıl yapmam gerektiğini bana göster.

Muéstrame cómo tengo que hacerlo, por favor.