Translation of "Mutfağa" in Spanish

- Mutfağa gelme.
- Mutfağa gelmeyin.

No entres en la cocina.

Mutfağa gidelim.

Vayamos a la cocina.

Bir mutfağa girip

Imaginen que entran en una cocina

Mary mutfağa indi.

Mary bajó a la cocina.

Fincanını mutfağa getir.

Trae tu taza a la cocina.

Tom mutfağa girdi.

Tom entró a la cocina.

Tom mutfağa gitti.

Tom fue a la cocina.

Anne mutfağa daldı.

Anne entró en la cocina como una exhalación.

Yanni mutfağa girdi.

Yanni entró en la cocina.

Mary aceleyle mutfağa girdi.

María irrumpió en la cocina.

Bu kapıdan mutfağa erişebilirsin.

Por esta puerta se llega a la cocina.

Tom ve Mary mutfağa girdiler.

Tom y Mary fueron a la cocina.

Tom kalktı ve mutfağa yürüdü.

Tom se paró y caminó hacia la cocina.

O, mutfağa girdiğinde, orada kimse yoktu.

Cuando ella entró a la cocina, no había nadie.

Tom tel örgülü kapıdan mutfağa baktı.

Tom se asomó a la cocina a través de la mosquitera.

Beni mutfağa kadar izleyip bir bıçak aldı.

Ella me siguió a la cocina y cogió un cuchillo.

Tom biraz kahve almak için mutfağa gitti.

Tom fue a la cocina por algo de café.

Orada kim olduğunu görmek için mutfağa girdi ama orada hiç kimse yoktu.

Ella fue a la cocina a ver quién estaba, pero no había nadie.

Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.

Tom siguió a María hasta la cocina, tomó un cuchillo y la amenazó con él.

Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra biraz daha patlatmak için mutfağa geri gitti.

- Después de haber comido todo el pochoclo que había en el pote, Tom fue a la cocina a preparar un poco más.
- Tras haberse comido todas las palomitas del bol, Tom volvió a la cocina a preparar unas pocas más.

O, mutfağa kadar beni takip etti ve bir bıçak aldı. Daha sonra sebzeleri kesmeye başladı.

Ella me siguió a la cocina y cogió un cuchillo. Luego comenzó a picar verduras.

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

La esperanza es cuando de repente corres a la cocina como un loco para ver si la caja vacía de galletas de chocolate que te acabas de terminar hace una hora fue mágicamente rellenada.